Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/38278 E. 2014/2412 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/38278
KARAR NO : 2014/2412
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Mutki Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/10/2013
NUMARASI : 2013/21-2013/135
Hüküm süresi içinde davalı N.. A.. tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, Mutki İkizler Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Müdürlüğünde alt işveren işçisi olarak çalıştığını, bir kısım ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, ücret alacağını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı N.. A.., davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacıya; dava dışı Okul Müdürlüğünün de davaya dahil edilmesi gerektiği aksi halde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği ihtarı üzerine dahili davalı olarak davaya dahil edilen Mutki İkizler Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Müdürlüğü temsilcisi; davacının çalıştığı yüklenici firmaya hakedişlerin ödendiğini, fakat firmanın işçilere ödeme yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı N.. A.. temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Dosya içeriğine göre; davanın N.. A.. aleyhine açıldığı, ancak mahkemece 08.02.2013 tarihli muhtıra ile davacıya dava dışı Okul Müdürlüğünün de davaya dahil edilmesi gerektiği, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtar
ve adı geçen okulun dahili davalı olarak davaya dahil edildiği, mahkemece Okul Müdürlüğü hakkında da esastan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, hukuk yargılamasında dahili davalı şeklinde bir düzenleme de olmadığından adı geçen Okul Müdürlüğü yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, esastan karar verilmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki M.. M..nün tüzel kişiliği bulunmaması nedeni ile aleyhine açılacak davalarda Milli Eğitim Bakanlığı hasım gösterilmeli, dava Milli Eğitim Bakanlığına karşı açılmalıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden tüzel kişiliği olmayan ve hakkında usulüne uygun olarak dava açılmamış olan Okul Müdürlüğü aleyhine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Taraflar arasında asgari geçim indiriminin ödenip ödenmediği uyuşmazlık konusudur.
İşçiye ücreti dışında ödenen asgari geçim indirimi kanun ile getirilmiş olup, bireyin veya ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır.
Davacı taraf asgari geçim indirimlerinin ödenmediğini iddia ederken, davalı taraf ise davacıya tüm ücret alacaklarının ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının aile durumuna ilişkin dosyada bilgi bulunmadığı gerekçesi ile işçi lehine yorum yapılmış, gerçek durum araştırılmadan asgari geçim indirimi hesaplanmıştır. Mahkemece davacının aile nüfus kayıt örneği çıkartılarak, davacının evli ya da çocuklu olup olmamasına göre hak kazanabileceği asgari geçim indirimi tutarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor aldırılmalıdır. Bu yön gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4. İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Somut olayda; davacının ücret alacağı belirlenirken çalıştığı süre boyunca hak kazanabileceği ücretler hesaplanmış, 2011 yılından itibaren bankaya yapılan toplama ödeme miktarları mahsup edilerek bakiyesi hüküm altına alınmıştır. Dava dışı M.. M.. temsilcisi, davacının çalıştığı yüklenici firmaya hakedişlerin ödendiğini, fakat firmanın işçilere ödeme yapmadığını savunduğuna göre, mahkemece asıl işverence yapılan ödemelere ilişkin hakediş belgeleri celbedilmeli, hakedişler ödenirken işçi ücretlerinin ödenip ödenmediği araştırılarak tespit edilmeli, dava dışı Okul Müdürlüğünden buna ilişkin tüm kayıt ve belgeler, davalı N.. A..’ tan da ücret ödemesine ilişkin tüm kayıt ve belgeler celp edilmeli, toplanacak tüm deliller yeniden bir değerlendirme tabi tutularak davacının ücret alacağı bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.