Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/38250 E. 2014/1966 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/38250
KARAR NO : 2014/1966
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/08/2012
NUMARASI : 2010/148-2012/414

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 01.01.2005 – 24.05.2010 tarihleri arasında çalıştığını, son olarak aylık net 1.600.00 TL ücret aldığını, iş sözleşmesini fazla çalışma; ulusal bayram genel tatil ücretleri ile asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı sebebe dayalı feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkiline ait iş yerinde fazla çalışma yapılmadığını, asgari ücret ile çalışan davacının istifa ederek işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalının temyiz itirazları yönünden;
a-) Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; davacı aylık net ücretinin 1.600.00 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı işveren ise asgari ücret ile çalıştığını savunmaktadır. Her ne kadar davacı tanıkları işçinin ücrete ilişkin iddiasını doğrulamışlarsa da; Türkiye Ağaç Sanayi İşçileri Sendikasından yapılan araştırma sonucunda emsal ücretin 1.018,68 TL olduğu bildirilmiştir. Bu durumda, emsal ücret araştırması sonucuna itibar edilmesi gerekirken, davacı tanıklarının beyanı esas alınarak davacının aylık 1.600.00 TL net ücret ile çalıştığının kabul edilmesi isabetsizdir .
b-) İşçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında da uyuşmazlık söz konusudur.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Davalı işveren tarafından dosya içerisinde ibraz edilen ve davacı işçi tarafından itirazi kayıtsız imzalanmış yıllık izin cetveli içeriği ile, davacının 4 yıllık iznini kullandığı sabittir
Davacının iş yerindeki toplam çalışma süresi 5 yıl 4 ay dır. 4857 SK’ nun 53. maddesinde “ işyerinde işe başladığı günden itibaren en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır: Bu durumda, davacının 5 yıllık çalışma süresi üzerinden hak kazandığı yıllık izin süresi belirlenmelidir .
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 6 yıllık hizmet süresi üzerinden 90 gün yıllık izinde hak kazandığı kabul edilerek hesaplama yapılması ve yıllık izin cetveline göre kullandığı tespit edilen yıllık izin sürelerinin toplam yıllık izin süresinden mahsup edilmemesi de hatalıdır.
c- ) Ayrıca; davalı işveren tarafından bilirkişi dosya içerisine ibraz edilen ücret bordroları ve davacı tarafından itirazi kayıtsız imzalanan ücret bordrolarında, asgari geçim indirimi bedellerinin tahakkuk ettirildiği görülmektedir.
Hükme esas alınana bilirkişi raporunda ödeme belgesi niteliğindeki ücret bordroları dikkate alınmadan hesaplama yapılmıştır.
Asgari geçim indirim alacağı yönünden, ücret bordroları dikkate alınmadan yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesi isabetsiz olup bu husus ayrı bir bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
3- Davacının temyiz itirazları yönünden ise, taraflar arasında, davanın reddine karar verilen miktar için davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2012 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12 maddesinin; (1) bendinde tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2). bendinde ise şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.333.33 TL’ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir. Ancak bu ücret asıl alacağı geçemez yönünde düzenleme bulunmaktadır .
Somut olayda, mahkemece reddine karar verilen hafta tatili ücret alacağı talebi 500.00 TL dir. Fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil günleri ücret alacakları yönünden takdiri indirim nedeni ile reddedilen miktarlar yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. Bu durumda reddine karar verilen alacak miktarı 3.333.33 TL ‘nin altında kaldığından, A.A.Ü.T.’ nin 12. maddesi gereğince davalı lehine 400.00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 1.200.00 TL ‘ye hükmedilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.