Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/38108 E. 2014/490 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/38108
KARAR NO : 2014/490
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/07/2013
NUMARASI : 2012/251-2013/533

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi …… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, feshin geçersizliğine ve işe iadeye karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, feshin haklı sebebe dayalı olarak yapıldığından davanın reddini karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ve davacı şahitleri, “davalı şirketin ilgili benzin istasyonları ve konaklama tesisleri ile anlaşmanın sona ermesi sebebiyle, bizzat filo yöneticileri S… S… ve Z.. H.. N.. tarafından güzergâh kapsamında istenilen yerde park ve bekleme yapılabileceğinin sözlü bildirilmesi üzerine, sefer sonrası park ve temizlik olarak bizzat şoförlerin istedikleri yere araçları park edip ihtiyaçlarını giderebileceklerinin bildirildiğini, bu durumun daha önce anlaşması olan benzin istasyonu ile anlaşmanın sona ermesi sonunda ortaya çıktığını, filo yöneticileri tarafından yeni anlaşma yapılana kadar otobüslerin kendi tercihlerine göre otobüslerin park, temizlik ve bekletilmesinin uygun yerlerde yapılabileceğinin bildirildiği, bu durumun 2 ay kadar sürdüğünü” ifade etmiş olup, iddia konusu feshe gerekçe yapılan fiilin sadece davacıya münhasır bir mesele olmadığı, davacı ile birlikte yüzyirmi küsür kaptan şoförün de aynı fiil ve tutum içerisinde oldukları, bu sayıda ki kaptan şoförün hep birlikte anlaşıp organize olarak davalı işverene karşı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e. maddesi hükmünü ihlâl edici şekilde davranmış olmaları hayatın olağan akışına uygun görülmeyeceği, davacının feshe konu fiil ve davranışları sebebiyle savunmasının alınmadığı bu hususta araştırmalar yapılıp, davacının fiilleri sebebiyle uyarılmadığı hususları da dikkate alındığında davalı tarafça ispat külfetinin yerine getirilmediği iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli sebeplerle feshedilmediği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; davacının iş sözleşmesi 06.04.2012 tarihli fesih bildiriminde “…20.02.2009 tarihinden bu yana K.. A.. bünyesinde Kaptan Şoför olarak çalışmaktasınız. Çalışmakta olduğunuz güzergâh bakımından işverenliğimizde planlanan rota dışına çıkan yolculuklara ilişkin dikkat çekici bir değişiklik olması sebebiyle yapmış olduğumuz araştırmada planlanan rota dışına çıkarak (kullanılan araca sefer başına fazladan ortalama 11 km. fazla yol yaptırmak suretiyle) anlaşmalı benzin istasyonundan akaryakıt almış olduğunuz, araca alınan akaryakıt bedelinin %3 ‘ü tutarında nakit para olarak elden teslim aldığınız ve bu yolla haksız kazanç elde etmiş olduğunuz, netice itibariyle işverenliğimizi zarara uğratmış olduğunuz anlaşılmıştır. Belirtilen şekildeki davranışınız sebebiyle işverenliğimizi 133,06 TL. tutarında zarara uğratmış olduğunuz hususu belge ile belirlendikten sonra 02.04.2012 tarihinde konu hakkında savunmanız sorulmuştur. Savunma talebinize karşılık 02.04.2012 tarihli tutanakla tespit edildiği üzere savunma vermekten imtina ettiğiniz hususu tutanak ile sabittir. Gerçekleşmiş olduğu belge ile sabit olan bir olayın güveni sarsıcı bir davranış olduğu açıktır…” denilerek feshedildiği davacıya bildirilmişdir.
4857 sayılı Kanun’un 21. maddesi uyarınca, mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işçinin başvurusu üzerine işveren tarafından bir ay içinde işe başlatılmaz ise, işçiye ödenmek üzere en az dört, an çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminatın belirlenmesi gerekir. Dairemizin yerleşik uygulaması gereği, iş güvencesi niteliğindeki bu tazminat işçinin kıdemi, fesih sebebi gibi olgular dikkate alınarak belirlenmelidir. Maddenin alt ve üst sınırları aşılamaz. Üst sınırın aşılmasının tek istisnası 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesindeki sendikal sebeple yapılan fesihlerdir. Bu maddede sendikal sebep halinde işe başlatmama tazminatının işçinin en az bir yıllık ücreti tutarında belirleneceği açıklanmıştır. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (08.04.2008 gün ve 2007/27773 Esas, 2008/7819 Karar sayılı ilamımız). Dairemiz yıllık ücretli izinle ilgili 53. maddedeki kıdem sürelerini dikkate alarak altı ay ile beş yıl arasında kıdemi olan işçi için dört, beş yıl ile onbeş yıl arasında kıdemi olan işçi için beş, onbeş yıldan fazla kıdemi olan işçi için altı aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesini öngörmekte, fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınır sekiz aya kadar da çıkmaktadır. İşletme gerekleri ile fesihte emeklilik sebebinin gösterilmesi ve davacının emekliliğe hak kazanması halinde işe başlatmama tazminatı alt sınırdan belirlenmektedir. Kabule göre tazminat miktarının altı ay belirlenmesi, davacı işçinin kıdeminin dikkate alınmadan dört ay yerine daha yüksek tazminata hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece davacı tarafından davalıya karşı açılan işe iade davasının kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, yakıt alımına ilişkin sözleşmenin feshedilip edilmediği, davalı işverenle sözleşmenin tarafı olan petrol istasyonları işleticisinden ayrı ayrı sorularak tespit edilmeli, davacının feshe konu davranışlarının diğer şoförlerce yapıldığıda tespit edildiği belirtilmiş olmasına göre bu tespite ilişkin işverence yapılmış incelemeye ilişkin tüm bilgi ve belgeler getirtilmeli, bütün bu yönler araştırıldıktan sonra Ankara 7. İş Mahkemesinin sonuçlanan 2012/437 esas ve 2013/890 karar nolu dosyasıda getirtilerek hep birlikte yeniden değerlendirmeye tabi tutularak edinilecek kanaate göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Bu sebeplerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.