Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/38081 E. 2014/1811 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/38081
KARAR NO : 2014/1811
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

MAHKEMESİ : Develi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2013/335-2013/413

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ve ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının uyarılara rağmen işyerine gelmediğini ve görevini sürdürmediğini, iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve dosya içeriğine dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan incelemede, ücret alacağı yönünden davalının temerrüde düşürülmediği ve faiz niteliğinde olmayan fazlalıklar hakkında bu husus değerlendirilmeden karar verildiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ve ücret alacağına ilişkin olarak bozma ilamı doğrultusunda, diğer alacaklar hakkında ise “Davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ücretli izin alacağı talepleri yönünden verilen karar bozma dışında kalıp kesinleşmiş olmakla bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, bozma sonrası mahkemece “Davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ücretli izin alacağı talepleri yönünden verilen karar bozma dışında kalıp kesinleşmiş olmakla bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarih ve 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay’ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesine uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma nedeni yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre hükmün 6. ve 7. bentlerinde davacı lehine mükerreren vekalet ücretine karar verildiği ve davacının talepleri kısmen kabul edildiği halde reddedilen miktara göre davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.