Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/38017 E. 2014/4489 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/38017
KARAR NO : 2014/4489
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2013
NUMARASI : 2013/423-2013/801

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve dolayısıyla davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesidir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır.
Somut olayda, dosyadan otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı anlaşılamamaktadır. Davalı işverenin fesih tarihindeki Türkiye genelinde aynı işkolunda çalışan işçi sayısı Sosyal Güvenlik Kurumunda ve davalı işverenden sorulmak suretiyle tespit edilmeli, davacı işçinin iş güvencesi kapsamında kaldığı anlaşılırsa, bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
2-Somut olayda fesih bildirimde davacı işçinin davalı sandığa ait bilgisayardaki işyerine ait önem derecesi büyük tüm bilgi ve belgeleri geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde sildiği ve davacının İnsan Kaynakları Müdürlüğü görevinden alınarak eşit statüdeki satın alma müdürlüğüne atandığı, davacının bu görevi kabul etmediği belirtilmiş olup,davalıdan silinen belgelerin niteliği konusunda açıklama yapmasıda istenerek aralarında bilgisayar ve işletme konusunda uzman bilirkişilerinde bulunduğu bilirkişi heyetinden gerekiyorsa yerinde inceleme yetkiside verilerek davacı tarafından yapıldığı iddia edilen bilgisayardaki verileri silme olayının fesihten önce mi sonra mı gerçekleştiği, davalı şirketin zararının olup olmadığı, eylemin davacı tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği araştırılmalı ve davacıya teklif edilen görevin eski görevine göre statü ve sosyal haklar yönünden eşit görev niteliğinde olup olmadığı hususunda denetime elverişli rapor alınmalı ve edinilecek kanaate göre tüm deliller yeniden değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu hüküm kurulması hatalı olmuştur.
3-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240. maddesine göre tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.
Somut olayda 17.07.2013 tarihinde davacı tarafça ilk tanık listesinin dosyaya verildiği, 30.07.2013 tarihinde öninceleme duruşması yapıldıkdan sonra 12.09.2013 havale tarihli ikinci tanık listesinin davacı taraf vekilince dosyaya sunulduğu ve davalı vekilinin ilk listede gösterilmeyen tanık T. E. dinlenmesine muvaffakat etmediği anlaşılmakdadır. Yerel mahkemece ikinci tanık listesinin kabul edilmesi, kararda tanığın beyanlarının dikkate alınması hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Bu nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.