Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/37845 E. 2014/1334 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/37845
KARAR NO : 2014/1334
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/1423-2013/942

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davalı işveren ile davacı arasında belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını ve fiilen uygulandığını, sözleşmenin 10. maddesinde işveren ve davacı için eşit ve karşılıklı olmak üzere iş süresinin bitmesinden önce sözleşmenin feshine ilişkin olarak cezai şart ödenmesi ve miktarının kararlaştırıldığını, davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, sözleşme ile kararlaştırılmış olan cezai şart tutarının işverence davacıdan yazılı olarak talep edilerek muaccel hale getirildiğini, ancak cezai şart düzenleyen hükmün geçersiz olduğunu belirterek, davacının davalıya cezai şart borcunun bulunmadığının tespitine bu talep kabul edilmez ise öngörülen ceza şart miktarının önemli derecede tenziline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin asgari süreli iş sözleşmesi olup yerleşik Yargıtay kararlarına göre, asgari süreli iş sözleşmesi gereği kararlaştırılan cezai şartın hukuken geçerli ve talep edilebilir nitelikte olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı ile davalı arasında asgari süreli iş sözleşmesi ve taahhütname imzalandığı, sözleşmede cezai şartın karşılıklı olarak düzenlendiği ve geçerli olduğu gerekçesi ile öngörülen cezai şart miktarı çalışılan ve çalışılmayan süreye göre oranlanarak ve takdiri yapılan indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesinde, Dairemizin 2012/6347-27583 sayılı ilamına yapılan atıfla, taraflar arasındaki iş sözleşmesiyle kararlaştırılan cezai şarta dair düzenlemenin işçi aleyhine ve bu nedenle geçersiz olduğu gerekçesi ile kararın bozulmasına hükmolunmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2- Taraflar arasında cezai şarta ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.
Her ne kadar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararında Dairemiz kararına atıfta bulunularak cezai şartta denklik bulunmadığı sonucuna varılmış ise de, Dairemizce daha sonra yapılan değerlendirmede cezai şarta ilişkin sözkonusu düzenlemede denklik bulunduğu yönünde görüş ortaya çıkmış olup, bu yönü ile bozma kararındaki görüşe iştirak edilmemişse de, mahkemece bozma kararına uyulmakla davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3-Davalının 1581 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu dikkate alınmaksızın mahkemece davalı aleyhine harca hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının 3. bendinde yazılı “Alınması gereken 24,30 TL harçtan peşin alınan 18,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 5,90 TL harcın davalıdan alınıp Hazineye gelir kaydına.” sözcüklerinin hükümden çıkartılarak, yerine “Davalı harçtan muaf olduğundan karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına,” cümlesinin hükme eklenmesine, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi