Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/37647 E. 2014/1333 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/37647
KARAR NO : 2014/1333
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2011/275-2013/172

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren emrinde 16.05.2008 tarihinde otel yöneticisi olarak işe başladığını, iş sözleşmesinin 24.05.2011 tarihli bildirimle, savunması alınmadan ve fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmeden feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının işveren vekili sıfatı ile çalışmış olması sebebiyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının işvereni temsil yetkisi gözetilerek davacının işveren vekili niteliği taşımadığı ve iş güvencesi hükümlerinden yararlanacağı sonucuna göre davalı tarafından feshin nedeninin açık ve kesin olarak belirtilmediği ve yapılan feshin geçerli bir nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir.
Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken, işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin anılan anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten
çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Somut olayda otel müdürü olarak çalışan davacının dosya kapsamına göre işyerinde çalışan işçilerin istifa dilekçelerini kabul ettiği, davalı adına iş sözleşmeleri imzalamak suretiyle davalı işyerine işçi aldığı, işveren tarafından verilen yetkiye göre davacının, şubenin faaliyetinin devamı için tüm özel ve tüzel kişilerle kurumlar nezdinde tüm yetkilerle temsil ve ilzama yetkili olduğu, dolayısı ile işveren vekili konumunda olduğu ve davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı anlaşılmaktadır.Bu nedenle davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 170,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 03.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.