Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/37609 E. 2014/1573 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/37609
KARAR NO : 2014/1573
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2013/67-2013/559

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili 22.12.2012 tarihinde sendikaya üye olması nedeniyle işten çıkarıldığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesi, buna bağlı işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin sendikaya üye olduğu için fesih edilmediğini, kendisine verilen işleri ve sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle tüm sosyal hakları ödenerek fesih edildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık sözkonusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacının 22.12.2012 tarihinde işten çıkarılmak suretiyle iş sözleşmesinin fesih edildiği, bir aylık dava açma süresinin bu tarihten itibaren başladığı, davanın ise bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 04.02.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Anılan nedenle, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekirken, esasa girilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 144,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine
7-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.