Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3679 E. 2014/2251 K. 14.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3679
KARAR NO : 2014/2251
KARAR TARİHİ : 14.02.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2009/133-2012/751

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davacının davalıya ait işyerinde pompa operatörü olarak çalıştığını, fazla çalışma yaptığını, hafta tatilleri, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını ancak ücretlerinin ödenmediğini, aylık net ücretinin 650,00 TL olduğunu ileri sürerek, ulusal bayram genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 29.09.2009 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu doğrultusunda taleplerini artırarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının 15.08.1996 tarihinde tahsilat servisinde tahakkuk memuru olarak göreve başladığını, 15.01.2001 tarihinde işten ayrıldığını bu dönemde haftanın beş günü sekiz saat çalıştığını, fazla çalışma, hafta tatili, resmi ve genel tatil çalışmasının olmadığını, 14.02.2002 tarihinde tekrar işe başladığını, arazi görevlisi olarak işe çalıştığını, son birkaç yıldır da pompa istasyon görevlisi olarak çalıştığını, sürekli işçi olarak çalışmadığını, 08.08.2006 tarihli hizmet sözleşmesi ile çalışma sürelerinin belirlendiğini, sulama pompa istasyonunda birliğe ait evde kaldığını, çalışması ile yaşamının aynı yerde geçtiğini, sürekli çalışmanın söz konusu olmadığını, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, davalıya ait pompa istasyonunda 15.08.1996 tarihinde pompa operatörü olarak çalışmaya başladığı, 1996 yılında 120 gün, 1997-1998-1999-2000 yıllarında 360’şar gün, 2001 yılında 270 gün, 2007 yılında 275 gün, 2008 yılında 360 gün, 2009 yılında dava tarihine kadar 63 gün olmak üzere toplam 3712 gün,(10 yıl, 3 ay, 22 gün) çalıştığı, tarla sulama mevsimi olan Mart ayının başından, Ekim ayının sonuna kadar saat 04.00’den 24.00’e kadar çalıştığı, buna göre günde 11 saat, haftada 66 saat çalışarak 21 saat fazla çalışma yaptığı, hafta tatillerinde 3,5 saat fazla çalışma yaptığı, sulama mevsiminde hafta tatillerinde ve dini bayramlarda 1 gün hariç diğer günlerde ve ulusal bayram genel tatillerde çalıştığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı ve davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 297/2. maddesince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece, kısa kararın gerekçesinde, “davacının tarla sulama mevsimi olan Mart ayının başından, Ekim ayının sonuna kadar saat 04.00 den 24.00 e kadar çalıştığı davacı tanıkları tarafından beyan edilmiştir. Buna göre davacının günde 11 saat, haftanın 6 gününde 66 saat çalışarak 6 günde 21 saat fazla çalışma yaptığı, hafta tatillerinde de 3,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek haftada 24,5 saat fazla çalışma yaptığı anlaşılmaktadır.” denilmek suretiyle 12.07.2009 tarihli bilirkişi raporundaki tesbitlere yer verilmesine rağmen, kararın son bölümünde ve kısa kararda 16.07.2012 tarihli bilirkişi raporunda yapılan tesbitler kabul edilerek, gerekçede çelişkiye düşüldüğü kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili 10.4.1992 tarihli ve 991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtlan, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, sulama mevsiminde su pompasının yirmidört saat çalışıp çalışmadığı, davacının tüm mesaisini bu işe ayırıp ayırmadığı, işyerinde nöbet çizelgesi, sulama faaliyetlerini gösteren liste, sulama takip listesinin tutulup tutulmadığı, davacının tüm çalışma döneminde aynı işi yapıp yapmadığı ile sulama mevsiminin hangi aylar arası olduğu ilgili kurum ve taraflardan araştırılarak, uzman bilirkişiden alınacak rapor ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.