Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3669 E. 2014/2244 K. 14.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3669
KARAR NO : 2014/2244
KARAR TARİHİ : 14.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2011/610-2012/967

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 05.04.2007-22.04.2011 tarihleri arasında selefon makine ustası olarak net 1.100,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız ve gerekçesiz olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilii istemiş, taleplerini 11.10.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle artırmıştır.
Davalı vekili, davacının ağır kusurlu olarak işvereni zarara uğrattığını, makineye zarar verdiğini, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/ II gereğince haklı olarak feshedildiğini, asgari ücretle çalıştığını, fazla çalışma yapmadığını, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalışmadığını, 2011 yılı hariç tüm ücretli izin hakkının kullandırıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İş sözleşmesinin, işçinin işverene zarar vermesi sebebiyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık sözkonusudur.
4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa, zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında kanunda herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içersinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış primi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı Kanun’un 26. maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarara sebep olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır.
Somut olayda, davacının, şikayet dilekçesinde 09.04.2011 tarihinde fazla çalışma ücretlerini istediğini, işverenle tartıştığını, işverenin bu sebeple kendisini haksız olarak işten çıkardığını ileri sürdüğü davalının, davacının iş yavaşlattığını, yapması gereken kontrolleri yapmaması sebebiyle 2000 adet işin bozuk çıktığını ve tazminat ödemek zorunda kaldıklarını, bu sebeple 2000 adet sipariş iptali olduğunu ve sipariş iptali sebebiyle 2.655,00 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, iş sözleşmesinin verilen emirleri yapmamakta ısrar ve işverene zarar verilmesi sebepleriyle haklı olarak feshedildiğini iddia ettiği, 11.04.2011 tarihli şikayet dilekçesi üzerine hazırlanan müfettiş raporunda, davacının 05.04.2007-08.04 2011 arası 4 yıl, 3 gün hizmetinin olduğu, sözleşmenin 08.04.2011’de feshedildiği, 09.04.2011’de işvereni zarara uğrattığı ve verilen görevleri yerine getirmediği gerekçesiyle tutanak düzenlendiği, savunması alınmadan sözleşmenin feshedildiği görüldüğünden kıdem ve ihbar tazminatı, 14 günlük izin ücreti ile Nisan ayına ait sekiz günlük ücretin ödenmesi gerektiği, son brüt ücretinin 800,00 TL olduğu hususlarının belirlendiği, 09.04.2011 tarihli tutanakta, “Firmamız çalışanlarından M.. S.. 09.04.2011 tarihinde kontrol görevi olduğu halde, yaptığı işi kontrol etmeden, ara kontrollerini yapmadan bitirmiş ve müşterinin fason işçilik için göndermiş olduğu 2000 adet malın tamamen bozulmasına sebep olmuştur. Müşteri zararını bize fatura etmiştir. Kendisine yapılan ikaz ve yaptırımlardan sonra kendisi iş yavaşlatma ve makinaya zarar verme yoluna gitmiştir. Mesaiyi arkadaşlarımda aynı şekilde etkilemeye çalıştığının,” belirtildiği, tutanak mümzilerin tutanağı doğruladıkları, işyerinin zararına ilişkin irsaliyenin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. İş sözleşmesinin, işverence haklı sebeplerle feshedildiği iddia edildiği, haklı sebeple fesihlerde
işçinin savunmasının alınmasına gerek olmadığı dikkate alındığında, müfettiş raporunda belirtilen, savunma alınmadığından iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği tesbitinin yerinde olmadığı ortadadır. Dosyaya sunulan ve yukarıda anılan tutanak ve irsaliye dikkate alınarak, bozuk çıkan mallar ile ilgili davacının kusuru olup olmadığı, kusuru var ise işçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı yorum ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.