Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3666 E. 2014/2159 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3666
KARAR NO : 2014/2159
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : İzmir 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2012
NUMARASI : 2011/139-2012/447

Hüküm süresi içinde davacı ve davalılar Y.. Ç.., M.. Y.., Z.. Y.., F.. O.., H.. Y.., A.. A.., E.. Y.., H.. Z.. avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem-ihbar tazminatı, hafta tatili, yıllık izin, fazla çalışma ile genel tatil ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekil davacı ile davalılar arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının minibüs durağında değnekçi çalıştırılmasına gerek olmadığını ileri sürerek reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bilirkişi raporundaki hesaplamalar göre alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 305. maddedesinde, mahkemece kurulan hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya
tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, ancak hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda davacı ıslah dilekçesinde fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücretlerini bilirkişi raporundaki miktarlar gibi artırıp bu alacaklardan %30 indirim yaparak talepte bulunmuştur. Mahkemce bu istekler konusunda hüküm kurulurken davacının indirimli olarak istediği miktarlar üzerinden bir kere daha mahkemece re’sen %30 indirim yapılarak karar verilmiştir. Nitekim mahkeme gerekçeli kararında yapılan bu indirimin sehven olduğunu maddi hata yapıldığını açıklamış ancak kısa karardaki gibi hüküm kurmuştur. Davacı bu karara karşı temyiz için süre tutum dilekçesi verdiği gibi aynı zamanda tavzih yolu ile de bu durumun düzletilmesini istemiş, mahkeme tavzih talebini dikkate alarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 306. maddesindeki prosedüre işleterek tavzih kararı ile maddi hatasını düzleterek bu alacaklarla ilgili olarak ıslah dilekçesindeki talepler gibi tavzih kararı oluşturmuş bu karar karşı davalı konunun tavzihi mümkün olmadığı cihetle temyize gelmiştir.
Mahkeme davacının ıslah talebininin üzerinden ikinci defa indirim yaparak hüküm oluşturmakla alacak konusu miktarları belirtmiş ve hükümde göstermiştir. Dolayısı ile artık burada kurulan hükümde bir tereddüt ve çelişki oluştuğundan bahsedilemeyeceğinden verilen hükümde değişiklik ve genişletme yapılamayacağı ve bu hatanın tavzihle giderilemeceği açıktır. Ancak davacı vekilinin yanlışlığın tavzih ile düzletilmesi sebebiyle süre tutum dilekçesi ile verdiği temyiz dilekçesinden vazgeçtiği anlaşılmaktadır. Bu durumda ancak temyiz konusu olan bir konunun mahkemece tavzih ile düzeltilmesi ile istediği sonucu elde eden davacının bu nedenle temyizden vazgeçmesi karşısında mahkemenin hatalı tavzih kararı ile temyiz konusunun ortadan kaldırılması sonucunun hakkın özünün korunması bakımında da dikkate alınması ve yerinde olmayan tavzih kararının bu gerekçelerle bozularak kaldırılması karar vermek gerekmiştir
2-Usule uygun yapılmayan tavzih kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle kaldırılması sonucu yapılan incelmede;
Anayasanın 141. maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve kanuni düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca kanuni unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Somut olayda mahkemece maddi hata olduğu bildirilen fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücretlerinden ikinci defa yapılan indirimin hatalı olduğu belirtilip ıslah gibi karar verilmesi gereken rakamların gerekçeli kararda belirtildiği halde, kısa kararla çelişki oluşturmamak için yazılan hükümdeki rakamlar arasında çelişki oluştuğundan mahkemece infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeniden alacakların her birinin açık ve kesin olarak hem gerekçede hem hükümde aynı şekilde belirlenerek karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 13.02.12014 gününde oybirliğiyle karar verildi.