Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3575 E. 2014/5185 K. 07.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3575
KARAR NO : 2014/5185
KARAR TARİHİ : 07.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2012
NUMARASI : 2010/779-2012/872

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işverenlikte beş yıla yakın çalıştığını, her gün 09:00’dan 22:00’a kadar çalıştığını, çalışmalarının karşılığının verilmediğini, milli bayramlarda çalıştığını, dini bayramlarda ise 1-2 gün izin verilip diğer günler çalıştığını ve ücretinin ödenmediğini, yıllık izinde ise kullanması gereken sürelerin tamamının kullandırılmadığını karşılığı ücretinin de ödenmediğini, bu sebeplerle iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fazla mesai alacağının faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile davalı şirket arasında imzalanmış bir iş sözleşmesi olmadığını, bu sebeple davanın husumetten reddi gerektiğini, zamanaşımı itirazları olduğunu, davacının 11.08.2010 tarihinden itibaren devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin bu sebeple haklı feshedildiğini, çalışmaların vardiyalı olduğunu, fazla çalışmasının olmadığını ve dini ve milli bayramlarda çalışmadığını, yıllık izinlerinin kullandığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesini haklı sebep bulunmaksızın feshettiği, ancak taleplerine ilişkin alacakları bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında öncelikle çözülmesi gereken uyuşmazlık davacı tarafından husumetin doğru davalıya yöneltilip yöneltilmediğidir.
Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir.
Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir.( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)
Taraf sıfatı dava şartı değildir. Ancak taraf sıfatı itiraz niteliğinde olduğundan hakim diğer itirazlar gibi dosyadan anlaşılabildiği sürece resen dikkate alır.( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, I. Cilt, s. 1195; Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez – Prof.Dr.Oğuz Atalay – Prof.Dr.Muhammet Özekes Medeni Usul Hukuku Temel Bilgiler , s. 214)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi ile bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilebileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlenmiştir.
Hasımda yanılma halinde taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya hasımda yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.
Somut olayda; davacının işvereninin dava dışı olan K.. Ankara Mağazacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş olduğu görülmektedir. Davalı şirket ile dava dışı bu şirket aynı gurup içinde yer almakla birlikte farklı tüzelkişiliklere sahiptirler. Ayrıca davacı tarafından birlikte istihdam, geçici iş ilişkisi, iş sözleşmesi devri ya da muvazaa iddiasında bulunulmamıştır. Sırf aynı grup içinde yer almaları davalı şirketin de davacının taleplerinden sorumlu olduğu sonucunu doğurmaz. Dosya kapsamındaki belgelere göre yargılama sırasında davacının işvereninin dava dışı K. Ankara Mağazacılık A.Ş olduğu anlaşılmasına rağmen davacı tarafından maddi hataya dayalı bir taraf hatası yapıldığı ileri sürülerek dava dışı bu şirketin davaya dahil edilmesi istenmemiştir. Şu halde davanın husumet sebebiyle reddi gerekirken esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.