Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3503 E. 2014/2503 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3503
KARAR NO : 2014/2503
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2012
NUMARASI : 2010/549-2012/926

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek davalı taraftan kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevaplarının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı kanuni süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacınm hüküm altına alman fazla çalışma alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda mahkemece, zamanaşımı hususunda hesaplama denetime elverişli olmayacak şekilde re’sen yapılmıştır. Davalının zamanaşımı def’i hususunda gerekirse bilirkişiden denetime elverişli ek rapor aldırılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına
güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması çelişki oluşturur ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulunun 10.4.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 kararı gereğince bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece kısa kararda kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulasal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hükmedilmiş, gerekçeli kararda ise “… Yapılan inceleme neticesinde; Davacının davalı işyerinde belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile çalıştığı, aylık 1.500,00 TL ücret aldığı, iş sözleşmesinin davacı tarafından fazla çalışma alacağı, dini ve resmi bayram tatil alacağı ile yıllık izin alacağının ödenmemesi sebebiyle feshedildiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereğince ücretlerin ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde ödenmesi gerektiği, davacının ise iş sözleşmesini feshettiği ve hakettiği fazla çalışma alacağı, dini ve resmi bayram tatil alacağı ile yıllık izin alacağının ödenmesi için ihtar ettiği, talep edilen alacakları için yirmi günlük sürenin geçtiği buna göre feshin davacı açısından haklı sebebe dayandığı, 4857 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi ile yürürlükte bulunan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesi gereğince davacının kıdem tazminatını hakettiği, kıdem tazminatının ödendiğine dair davalı tarafından delil sunulmadığı, Haziran 2008 ve Temmuz 2008 aylarına ait ücret alacağı olan davacının, ücret alacaklarının ödendiğine dair delil sunulmadığı anlaşılmakla, dosyaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. ” denilerek talep edilen alacaklar yönünden hükümde terettüde yol açılmış ve kısa karar gerekçeli karar çelişkisi oluşturulmuştur. Böylece belirtilen 6100 sayılı Kanun’un 297., 298. ve 321. maddelerine aykırı davranılması hatalıdır.
4- İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda istekle bağlı olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Bunun dışında dava ve ıslah ek dava tarihlerinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilmelidir.
Somut olayda davacı tarafından yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulasal bayram ve genel tatil ücreti alacağına temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edilmiştir. Davacı tarafından davalı işverenin Kartal 3. Noterliğinin 22.05.2010 tarihli 23524 yevmiye nolu ihtarnamesi ile temerrüte düşürüldüğü gözetilmeden yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulasal bayram ve genel tatil ücreti alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.
5-Davacının ücretinin miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
Somut olayda davacı 1.500,00 TL net ücret aldığını iddia etmiştir. Mahkemece yapılan emsal ücret araştırmasında davacının 1.300,00 TL net ücret alabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Taraflar arasında ücretin miktarı ihtilaflı olup, yapılan emsal ücret araştırmasında tespit edilen ücret üzerinden davacının taleplerinin hüküm altına alınması gerekirken davacının iddia ettiği ücretin kabul edilerek karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.