Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/34712 E. 2013/27693 K. 02.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/34712
KARAR NO : 2013/27693
KARAR TARİHİ : 02.12.2013

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, belediye işçisi olarak çalışmakta iken 6111 sayılı Kanun ile Milli Eğitim Bakanlığı’na naklen atandığını, davalı bakanlık bünyesinde çalıştığı sırada işlediği suç nedeniyle ceza aldığını, hapis cezasını çekmek için 02.12.2011 tarihinde işten ayrıldığını, denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanarak cezaevinden salıverildiğini, dava dışı belediye işçisi olduğu sırada imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince işe geri dönmek için 11.07.2012 tarihinde davalı işverene başvurduğunu ancak talebinin 12.07.2012 tarihinde reddedildiğini, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin 6111 sayılı Kanun’un açık hükmü gereğince … işvereni de bağladığını, toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca işlem yapılması gerektiğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının 6111 sayılı kanun hükümleri gereğince 02.11.2011 tarihinde çalışmaya başladığını, 30.11.2011 tarihinde Yargıtayca onanarak kesinleşen cezasını çekmek için 02.11.2011 tarihinde de görevinden ayrıldığını, İş Kanunu’nun 25.maddesi uyarınca işçinin göz altına alınması veya tutukluluk nedeniyle işe devam edememesi durumunda devamsızlığın 17. maddedeki bildirim önellerini aşması halinde işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkının doğduğunu, davacının iş sözleşmesinin de bu hükme dayalı olarak feshedildiğini, davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmadığını ileri sürdüğünü ancak söz konusu toplu iş sözleşmesinin 14.03.2012 tarihinde sona erdiğini yasaların sözleşme hükümlerinden daha önce uygulanması gerektiğini ileri sürerek açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının tutukluluk hali sona erdikten sonra toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca süresi içerisinde işe başlamak için başvuruda bulunduğunu, 6111 sayılı Kanunun 166/6 maddesi, 2822 sayılı Kanun’un 6/son maddesi gereğince davalının uygulamak zorunda bulunduğu Toplu İş Sözleşmesinin 40/B maddesini gerekçe göstererek davacının işe iadesine karar vermiştir.
Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa işçi aynı sürede uyuşmazlığı özel hakeme götürebilir.
Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesi işverence 12.07.2012 tarihinde feshedilmiştir.4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinde ön görülen bir aylık hak düşürücü süre 12.08.2012 tarihinde dolmaktadır. Dava 19.11.2012 tarihinde açılmıştır. Bu durumda hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 60,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.320,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kesin olarak 02.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.