Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3405 E. 2014/2502 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3405
KARAR NO : 2014/2502
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2012
NUMARASI : 2010/550-2012/927

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek davalı taraftan kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulasal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevaplarının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar kanuni süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacının hüküm altına alınan fazla çalışma alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda mahkemece, zamanaşımı hususunda hesaplama denetime elverişli olmayacak şekilde resen yapılmıştır. Davalının zamanaşımı def’i hususunda gerekirse bilirkişiden denetime elverişli ek rapor aldırılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır. Gerekçeli kararın
kısa karara uygun olmaması çelişki oluşturur ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 kararı gereğince bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece kısa kararda kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulasal bayram ve genel tatil ücreti alacağına hükmedilmiş, gerekçeli kararda ise “… Davacının davalı işyerinde belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı, aylık 1.500 TL ücret aldığı, iş akdinin davacı tarafından fazla çalışma alacağı, dini ve resmi bayram tatil alacağı ile yıllık izin alacağının ödenmemesi nedeniyle feshedildiği, 4857 sayılı yasanın 34. maddesi gereğince ücretlerin ödeme gününden itibaren 20 gün içinde ödenmesi gerektiği, davacının ise iş akdini feshettiği ve hakettiği fazla çalışma alacağı, dini ve resmi bayram tatil alacağı ile yıllık izin alacağının ödenmesi için ihtar ettiği, talep edilen alacakları için 20 günlük sürenin geçtiği buna göre feshin davacı açısından haklı nedene dayandığı, 4857 sayılı yasanın Geçici 6. maddesi ile yürürlükte bulunan 1475 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince davacının kıdem tazminatını hakettiği, kıdem tazminatının ödendiğine dair davalı tarafından delil sunulmadığı, Haziran 2008 ve Temmuz 2008 aylarına ait ücret alacağı olan davacının, ücret alacaklarının ödendiğine dair delil sunulmadığı anlaşılmakla,dosyaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir” denilerek talep edilen alacaklar yönünden hükümde tereddüde yol açılmış ve kısa karar gerekçeli karar çelişkisi oluşturulmuştur. Böylece belirtilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297,298 ve 321. maddelerine aykırı davranılması hatalıdır.
4- İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda istekle bağlı olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Bunun dışında dava ve ıslah/ek dava tarihlerinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilmelidir.
Somut olayda davacı tarafından yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edilmiştir. Davacı tarafından davalı işverenin Kartal 3. Noterliği’nin 22.05.2010 tarihli 23524 yevmiye nolu ihtarnamesi ile temerrüte düşürüldüğü gözetilmeden yıllık izin alacağı, fazla çalışma ücreti, ulasal bayram ve genel tatil ücreti alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.
5-Davacının ücretinin miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
Somut olayda davacı 1.320,00 TL net ücret aldığını iddia etmiştir. Mahkemece yapılan emsal ücret araştırmasında davacının 1.300,00 TL net ücret alabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Taraflar arasında ücretin miktarı ihtilaflı olup, yapılan emsal ücret araştırmasında tespit edilen ücret üzerinden davacının taleplerinin hüküm altına alınması gerekirken davacının iddia ettiği ücretin kabul edilerek karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.