Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/33880 E. 2014/16569 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/33880
KARAR NO : 2014/16569
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

MAHKEMESİ : Ankara 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2013
NUMARASI : 2010/124-2013/731

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı banka davalı M.. Ö..’ün bankanın dikmen şubesinde vezne görevlisi (kasa sorumlusu) olarak çalıştığı sırada davası bu dosyadan tefrik edilen şube yetkilisi Ş. N.H.ın usulsüz ve gerçek dışı işlem ve belgelerle banka müşterilerini yatırım ve mevduat hesaplarından dökümü dava dilekçesinde belirtilen miktarlardaki fon, Türk Lirası ve dövizi (faizler hariç) zimmetine geçirmesinde görevini banka mevzuatının gereklerine uygun şekilde yapmayarak 3 trilyon 301 milyar 537 milyon 483 bin 940 TL, 519.735 USD ve 10.000 Euro banka zararının doğmasına sebebiyet verdiğini iddia ederek fazlaya ait hak saklı kalmak kaydı ile 500 milyar TL banka zararının her işlem için ayrı ayrı doğduğu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı M.. Ö.. usulsüz işleminin söz konusu olmadığını, Ş. N. H. usulsüz işlemlerle zimmetine para geçirdiğini bu filinden dolayı tutuklandığını, kendisi hakkında açılmış ceza davası bulunmadığını iş sözleşmesinin fesih sebebinin Dikmen şubesinde bulunan mevduatları olduğunu, at yarışlarından kazandığı paraları kendi bankasına yatırdığını savunmuş ve karşı dava olarak da iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek haksız fesihten dolayı hak kazandığı ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai ve izin ücreti alacaklarının ödetilmesini istemiş; Ankara 11. İş Mahkemesinin birleştirilen 2005/922 esas sayılı dosyasındaki dava ile de müfettişler tarafından soruşturma sırasında baskı ile alınan tarihi ve bedeli yazılı olmayan teminat senedi ile 1 trilyon TL borçlandırılıp icra takibinin başlatıldığı Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2003/4270 esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve % 40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Mahkemece 19.07.2007 tarih 2007/370 esas-2007/472 karar sayılı ilamı ile; davalı M.. Ö..’ün davası tefrik edilmiş olan Ş.N. H. tarafından gerçekleştirilen usulsüzlüklerde herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davacı bankanın davasının reddine davalı M.. Ö..’ün karşı davasının konusu isteklerinden kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne diğer taleplerinin reddine, Ankara 11.İş Mahkemesinin birleştirilen 2005/922 esas sayılı dosyasında dava konusu olan Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2003/4270 sayılı dosyasında yapılan icra takibinden dolayı M.. Ö..’ün borçlu olmadığının tespitine takip sırasında tahsil edilmiş olan miktarın istirdadına, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. (Her ne kadar davalı M.. Ö..’ün karşılık davası hakkında verilen karar da ihbar tazminatına hükmolunmuşsa da sonradan davalı vekilinin 24.8.2007 tarihli dilekçe ile tavzih talebinde bulunması üzerine mahkemece kararın ihbar tazminatı ile ilgili hüküm fıkrasının izin ücreti olarak değiştirilmesine karar verilmiş 24.9.2007 tarihli tavzih kararı davacı banka vekiline 02.10.2007 tarihinde tebliğ edilmiş fakat bankaca tavzih kararı temyiz edilmemiştir.)
Hükmün taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26.10.2009 tarih 2007/39557 esas – 2009/29014 karar sayılı ilamı ile “…Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı banka vezneci (kasa sorumlusu) olarak çalışan davalı M.. Ö..’ün görevini banka mevzuatı gereğince yapmadığını belirterek mali sorumluluğunun (hukuki sorumluluğunun) bulunduğunu iddia etmektedir. Başka bir anlatımla banka davalı M.. Ö..’ün hizmet sözleşmesinden doğan özel borcunu yerine getirmediğini ileri sürmektedir. Söz konusu iddianın yasal dayanağını oluşturan Borçlar kanunu 321. maddesinde işçinin iş sözleşmesi ile üstlendiği işini özenle yerine getirme zorunda olduğu, kasıt veya ihmal ve dikkatsizlik ile iş sahibine (işverene) verdiği zarardan sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda mahkemece yapılmış olan araştırma ve inceleme hükme yeterli bulunmamaktadır. Gerçekten şube yetkilisi Ş. N.H.’ın zimmet fiilinde kullandığı ve davalı M.. Ö..’ün yaptığı ödeme ve diğer işlemlerinde esas aldığı belgeler dosyada bulunmadığı gibi Banka personelinin görev ve yetkileri ile bankanın çalışma usul ve esaslarına belirtir yönetmelikler ve özellikle vezneci (kasa sorumlusu)nun görev ve yetkilerini belirtir yönetmenlikler getirtilmemiş. Bilirkişi kurulunca da işlemler mevzuata göre bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmamıştır. Somut olayda doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle davalı M.. Ö..’ün tahsil ve tevdiyelerde esas aldığı fiş ve belgelerle az önce sözü edilen yönetmenlikler ve varsa daimi talimatlar, banka işlemlerine ait prosedürleri belirleyen kuralları gösterir dokümanlar getirtilmeli, davalı M.. Ö..’ün bankadaki mevduat hesaplarında bulunan paranın at yarışlarından elde edilip edilmediği araştırılıp tespit edilmeli Ceza davasında verilen karar gereğince banka zararının Ş. N. H.’dan tahsil edilip edilmediği araştırılıp belirlenmeli bundan sonra dosya Üniversitelerden 2 si Banka ve Ticaret Hukuku alanında ve biri de İş Hukuku alanında uzman bilim adamlarından seçilecek 3 kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilerek davalı M.. Ö..’ün zimmet fiilinin işlendiği dönemde görevini banka mevzuatının gerektirdiği ve öngördüğü şekilde yapıp yapmadığı görevini yerine getirirken kurallara uyup uymadığı uymamış ise bundan dolayı bankanın uğradığı zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağı yönlerinde ayrıntılı ve kapsamlı incelemeyi içerir rapor alınarak davalı M.. Ö..’ün Borçlar Kanunu’nun 321. maddesinde ön görülen özen borcunu yerine getirip getirmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı ve hakkında Ceza davası açılmamış olmasının ve diğer personelin mali sorumluluğuna gidilmemesinin özen borcundan doğan sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı ve banka zararı Ş. N. H.dan tahsil edilmediği sürece sorumluluğun devam edeceği düşünülerek deliller hep birlikte düşünülerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bilirkişi kurulundan rapor alınarak, rapordaki değerlendirmeler doğrultusunda; davalı işçinin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ancak Borçlar Kanunu 50 ve 51. maddelerinin dava konusu olayda uygulamasını gerektirir bir durum bulunmadığı ve personel yönetmeliği gereğince iki ikramiye tutarında mali sorumluluğunun bulunduğuna; davalı işçinin karşı davasının konusu olan kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının kabulüne; davalı işçinin açtığı ve işbu dosyayla birleştirilen Ankara 11. İş Mahkemesinin 2005/922 esas sayılı davaya konu Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2003/4270 sayılı dosyasında yapılan icra takibinden dolayı M.. Ö..’ün borçlu olmadığının tespitine, takip sırasında tahsil edilmiş olan miktarın istirdadına, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-İş sözleşmesi iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olup; işçinin sözleşmeden kaynaklı olarak işverene karşı iş görme, sadakat gösterme borcu bulunmaktadır. İş görme borcu kapsamında, sözleşmede belirlenmiş işin bizzat işçi veya taraflar arasında açık veya zımni anlaşma bulunması halinde üçüncü bir kişi tarafından özenle yerine getirilmesi gerekmektedir. Özen borcunun yerine getirilmemesi halinde, borca aykırı hareket eden işçi 818 sayılı Borçlar Kanunu 321. maddesinin 2. fıkrası gereğince her türlü kusurundan sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 99. maddesinde bu kurala bir istisna getirilerek, tarafların anlaşması halinde işçinin, özen borcunu hafif kusuruyla ihlal etmesi halinde sorumluluğunun ortadan kaldırılabilmesine imkan tanınmıştır.
İş sözleşmesinden doğan özen borcunun işçi tarafından ihlal edilmesinden dolayı maddi bir zararın ortaya çıkması durumunda, işveren işçiye, ücretinden yoksun kalma, disiplin cezası, işten çıkarma yaptırımları uygulayabileceği gibi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 96 vd. ile 321. maddeleri gereğince zararın karşılanmasına yönelik olarak işçiden sorumluluk kuralları çerçevesinde tazminat talep edebilecektir.
Somut olayda, davalı işçinin uyuşmazlık konusu olayda özen borcuna aykırı davranarak kusurlu hareket ettiği bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Banka denetim birimi tarafından işçiye atfedilen kusurlu davranışlar, dosya içerisindeki iç yazışmalardan görülmektedir. Davacının bankacılık mevzuatına aykırı işlemleri sonucu varsa oluşan zarardan diğer kusurlu çalışanlarla birlikte sorumluluğu bulunmaktadır. Davalı işçi hakkında suç duyurusunda bulunulmamış olması varılan bu sonucu değiştirmez. Öte yandan, davalının usul ve mevzuata aykırı davranışlarının yoğunluğu dikkate alındığında Personel Yönetmeliğinin 55/4. maddesindeki koşulların gerçekleştiği kabul edilmelidir. Bu sebeple öncelikle davalı işçinin bu işlemlerdeki kusuru ve davranışlarının etkili olduğu zarar miktarı belirlenmelidir. Mahkemece bu kapsamda, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek bir iktisatçı, bir ticaret uzmanı ile bir bankacıdan oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden, davacının hukuka aykırı eylemlerinden kaynaklanan zarar miktarı ile banka iç yazışmalarında davalıya atfedilen her bir kusur yönünden ayrı ayrı değerlendirmeler içeren ve bu değerlendirmelerin sonucuna göre davalı işçinin oluşan banka zararındaki kusur oranın belirleyen rapor alınmalı ve tüm deliller yeniden değerlendirilerek taleple ilgili karar verilmelidir.
3-Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalının keşide ettiği 1.000.0000,00 TL bedelli bononun, soruşturma sırasında davalıdan teminat senedi olarak alındığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki maddede yazılı bozma sebebi doğrultusunda alınacak bilirkişi raporuna göre, davalının kusurlu olacağı miktar, senet bedelinden mahsup edilmeli ve sadece fazla kısım yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmelidir.
4-Öte yandan zararın oluşup oluşmadığı ve miktarı bu aşamada belli değilse de, davalı işçinin, özen borcuna aykırı davrandığı, bankacılık usul ve mevzuatına aykırı işlemler yaptığı sabit olmakla, eylemleri 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesi kapsamında kaldığından, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi haklı olup kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.