Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3177 E. 2014/2619 K. 14.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3177
KARAR NO : 2014/2619
KARAR TARİHİ : 14.02.2014

MAHKEMESİ : İzmir 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2012
NUMARASI : 2010/333-2012/649

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 12.02.2002-20.05.2008 tarihleri arasında davalı avukatlık bürosunda icra takip elemanı olarak çalıştığını, aylık brüt ücretinin 1.102,59 TL olduğunu, ücret ödemelerinin banka aracılıyla yapıldığını, hafta içi 08:30-18:30 saatleri arasında çalıştığını, cumartesi günü 08:30-15:00 saatleri arasında çalıştığını, işyerinde mesailerin kart sistemi ile takip edildiğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, 2008 Mayıs ayı ücretinin ödenmediğini, müvekkilinin 21.05.2008 tarihinden sonraki işe giriş-çıkış kayıtlarında isminin silindiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin 20.05.2008 tarihinde feshedildiğini, ayrıca müvekkilinin çıkışının 01.06.2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiğini, davalı işverenin müvekkilinin iş sözleşmesini feshinden sonra işten çıkış bildirgesinden sonra tekrar feshedilmesinin bile haklı olduklarının göstergesi olduğunu belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının adliye takip elemanı olarak görevli iken aynı zamanda izinsiz olarak para karşılığında büro dışında işler almaya ve başka avukatların işlerini takip etmeye başladığı ortaya çıkınca müvekkili tarafından büro personeli olarak görevlendirildiğini, davacının bunun üzerine kendisini işten attırmaya yönelik kötü niyetli davranışlar içine girdiğini, davacıya 20.05.2008 tarihinde 21.05.2008 tarihinden itibaren 4 gün yıllık izin verildiğini, buna rağmen davacının 20.05.2008 tarihinde büro içinde görev verilmesine rağmen 11:30 saati itibariyle işinin başında olmadığını, bu sebeple tutanak tutup yazılı savunmasının istendiğini, davacının savunmasında adliyede kalan işleri halledeceği için adliyeye gittiğini beyan ettiğini, davacının adliyeye başka bir avukatın işini takip için gittiğinin sonradan adliyede çalışan kişilerin beyanları ile öğrendiklerini, davacının aynı gün büroda çalışmak istemiyorum diyerek bir kısım büro personeli ile vedalaşarak işyerini terk ettiğini, izin bitimi tarihi olan 26.05.2008 tarihinde işe gelmediğini, devamsızlığı sebebiyle iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının iş sözleşmesinin 20.05.2008 tarihinde işverence feshedildiği iddiasının doğru olmadığını, fazla mesai ücretlerinin ödendiğini, yıllık izin alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şahitlerinin beyanları davalı tarafın iddiası ile örtüşmediği, davacının 19 Mayıs günü işe gelmemesi sebebi ile savunmasının istendiği, ayrıca 17 Mayıs günü de işe gelmediği belirtilerek savunma istendiği, savunmadan sonra da davacının işten çıkarıldığı, davacının resmi tatil günü olan günde çalışması da zorunlu olmadığı gibi, savunmasından mesai yapılacağının tarafına hatırlatılmamasından dolayı kanuni hakkını kullandığını belirtmiş olduğundan o gün işe gelmemesi haklı bir fesih sebebi oluşturmayacağından davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından süresiz ve tazminatsız olarak feshedildiği gerekçesi ile hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Davacı iş sözleşmesinin 20.05.2008 tarihinde davalı işverence sözlü olarak feshedildiğini beyan etmiştir. Davalı taraf ise davacının 21.05.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere dört gün izinli olduğunu, izin bitim tarihinden itibaren işe gelmediğini ve devamsızlık yaptığını, bu sebeple iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirtmiştir. Davacı taraf iş sözleşmesinin 20.05.2008 tarihinde feshedildiğine dair üzerinde bulunan zimmetli eşyaların alınmasını, bilgisayar devam çizelgesinden isminin çıkartılmasını göstermiştir ve dosyaya bila tarihli evrakı Ferhat Karabuğa isimli çalışana teslim ettiğine dair belge sunmuştur. Davalı taraf ise bu belgenin tarihinin 13.06.2008 olduğunu belirtmiş, belgede ismi geçen ve şahit listelerinde bulunan F.. K…’nın ve dinlenmeyen diğer şahitlerinin dinlenmesini talep etmiştir. Mahkemece sunulan belgede davacının imzasının bulunmaması, davacı tarafından sunulan fotokopide tarihin bulunmaması ve sonradan tarihin tamamlanabileceği gerekçesi ile bu belgeye itibar edilmemiştir. Davalı tarafın dinlenmeyen şahitlerinin davacının evraklarını teslim ettiğine dair belgede imzası olan ve imzadan imtina ettiğine dair tutanak bulunan kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Davacının iş sözleşmesinin fesih tarihinin açıklığa kavuşabilmesi için bu belgenin ne zaman düzenlendiğinin belirlenmesi gereklidir. Hal böyle olunca davalı tarafın dinlenmeyen şahitlerinin dinlenmesi, davacının kendisinde bulunan bazı evrakı teslimine ilişkin belgede imzası bulunan şahitin belge içeriği ve belgenin hangi tarihte düzenlendiğine ilişkin beyanının alınması gerekli iken eksik inceleme karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 14.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.