Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3171 E. 2014/2347 K. 14.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3171
KARAR NO : 2014/2347
KARAR TARİHİ : 14.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2010/269-2012/1081

Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve ödenmeyen ücret alacakları istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır. Anılan yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli
olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır.
Somut olayda, iş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı konusunda, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyada bulunan deliller karar gerekçesinde tartışılmadan yazılı şekilde ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır.
3-Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu yaptığı alacak miktarları çin faiz isteminde bulunmamış, 06.07.2012 tarihli ıslah dilekçesinde ise, kıdem tazminatı dışındaki alacaklar için yasal faiz isteminde bulunmuştur. Mahkemece, 6100 sayılı Kanun’un 26. maddesinde öngörülen talebe bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde, hüküm altına alınan tüm alacaklara yazılı şekilde faiz yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Ek bilirkişi raporunda, ihbar tazminatı 731,92 TL olarak hesaplanmasına rağmen, raporun sonuç kısmında maddi hata sonucu 783,81 TL olarak belirtilmiş; aynı şekilde, fazla çalışma ücreti alacağı da 1.055,09 TL olarak hesaplanmasına rağmen, raporun sonuç kısmında maddi hata sonucu 1.432,23 TL olarak belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece bilirkişi raporunun sonuç kısmında belirtilen ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacağı miktarlarının hüküm altına alınması da isabetsizdir.
Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.