Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/3128 E. 2014/1698 K. 07.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3128
KARAR NO : 2014/1698
KARAR TARİHİ : 07.02.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2012
NUMARASI : 2010/847-2012/643

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 15.05.2008-09.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, alacak ve tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı şirket temsilcisi, davacının işyerinde mesai arkadaşları ile anlaşamadığını, işyerinden kendi isteği ile ayrıldığını, 2009 yılı Aralık ayında çalışmaya başladığını, aldığı ücretin asgari ücret olduğunu, işyerinde haftada 6 gün 08:00-16:00 saatleri arasında çalışıldığını, dini bayramlarda çalışma olmadığını, milli bayramlarda çalışma olduğunu, işyerinde çalışanlara bayramlarda 100,00-400,00 TL arasında değişen miktarlarda bayram harçlığı verildiğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iddia ettiği tarihler arasında davalıya ait işyerinde çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, yıllık izin ücreti ve ücret alacağı olduğu, fazla çalışma yaptığı, ulusal baayram genel tatillerde çalıştığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Kıdem tazminatına ve diğer alacaklara esas alınması gereken süre konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi hükmüne göre yürürlükte bırakılan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir.
İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih en az bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarih, tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gereken süreyi başlatacaktır. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçen süreler de kıdem tazminatına esas alınacak süre yönünden değerlendirilemeyecektir. Buna karşın deneme süresi, kıdem süresine eklenir.
İşçinin kıdem hakkı bakımından aranan en az bir yıllık süre, derhal fesihlerde feshin bildirildiği anda sona erer. Kural olarak fesih bildirimi muhataba ulaştığı anda sonuçlarını doğur. Bildirimli fesihler yönünden ise ihbar süresi süreye dahil edilir.
1475 sayılı Kanun’un 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur.
Dosya içeriğinden, davacının, davalıya ait işyerinde,15.05.2008-09.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürdüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet cetveli ve kayıtlarına göre, 23.12.2009-09.04.2010 tarihleri arasında çalışmasının olduğu, davacının, çalışmaya başladığını iddia ettiği, 15.05.2008 tarihi ile Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre işe giriş tarihi olan 23.12.2009 tarihleri arasında Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi bir çalışmasının olmadığı, davalının, davacının 23.12.2009-09.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını savunduğu, dinlenen tanıklardan halen işyerinde çalışan R.. Ç..’ın, 2009 yılı Ağustos ayında işe girdiğinde davacının işyerinde çalışmakta olduğunu, Yunis Variş’in 2009 yılında işe başladığında davacının işyerinde çalıştığını, M.. Y..’in, kendisinin 2007 yılında işe başladığını ve 2009 yılı 3-4. aylarında ayrıldığını, davacının hatırladığı kadarı ile 2008 yılı 4. ayında işe başladığını beyan ettikleri, mahkemece, davacı ve tanıklarının beyanlarına göre davacının 15.05.2008-09.04.2010 tarihleri arasında 1 yıl, 10 ay, 24 gün süre ile çalıştığının kabul edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının iddia ettiği dönemlerde çalıştığına ilişkin soyut tanık beyanları dışında delil bulunmadığı gibi, tanıkların davacı ile aynı dönemlerde birlikte çalıştıklarına ilişkin belgelerinde dosyaya eklenmediği anlaşılmış olup, davacı tanıklarının Sosyal Güvenlik Kurumu belgeleri ile davalı işyerinde çalıştıklarına dair diğer belgeler getirtilerek, davacının iddia edilen dönemlerde davalıya ait işyerinde çalıştığı tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra sonucuna göre tazminat ve alacakların hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.