Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/30816 E. 2014/10100 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30816
KARAR NO : 2014/10100
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2011/820-2013/388

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, çalıştığı dönemlere ilişkin hak ve tazminatlarının davalı işverenler tarafından ödenmediğini, bu sebeple kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ve yıllık izin ve hafta tatili alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının talep ettiği alacaklardan sorumlu olamayacağını fazla mesai yapılmadığını, hafta tatili ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep ve müdafaa etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ile bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalı işverenlikte 03.11.2007 tarihinde çalışmaya başladığı ve değişik şantiyelerde değişik tarihlerde çalıştığı gözetilerek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin, hafta tatili ile genel tatil ücreti alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanamayacağı ile fazla çalışma sürelerinin tespiti bakımından uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olarak davalıya ait işyerinde kalıp ustası olarak çalışmakta olan davacının fazla mesai alacağına ilişkin olarak hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda haftalık dokuz saat fazla çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti hüküm altına alınmışsa da, dosya içeriğine ve aynı işyeri ile ilgili diğer dosyalarda bulunan şahit beyanları, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2013/6450 esas 2014/7811 sayılı kararı ile yine aynı mahkemenin 2013/6501 esas, 2014/7812 sayılı kararı ile onanan dosyalarda ki tanık anlatımlarına göre emsal işçilerin haftanın altı günü 08:00-17:00 saatleri arası çalışıp bir saat ara dinlenmesi düşülerek haftada kırk sekiz saat çalıştığı, kırk beş saatin düşülmesiyle üç saat fazla çalışma yaptığının kabul edildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacının da haftada üç saat fazla mesai yaptığı kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır. Haftalık fazla çalışma süresinin üç saat olarak kabulü gerekirken, aralarında menfaat birliği bulunan şahit anlatımlarına göre fazla mesai alacağının yazılı şekilde kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi