Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/29700 E. 2014/6914 K. 21.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/29700
KARAR NO : 2014/6914
KARAR TARİHİ : 21.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2011/930-2013/344

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait Cezayir’de bulunan işyerinde kaynakçı olarak çalıştığını, iş sözleşmesine haklı bir sebep gösterilmeksizin son verildiğini, davacıya onsekiz günlük ücreti ile ihbar tazminatının ödenmediğini, Cezayir’e gidiş geliş biletini kendisinin karşıladığını, alacaklarının tahsili için Ankara 4. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4980 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatına ve 9.951,17 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini hükmedilmesini talep etmiştir..
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, alacağın likit olmadığını, davacının sözleşmenin gereği olarak işini ifa etmemesi ve işe çıkmaması sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, bu sebeple de taleplerinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin haklı bir sebep yokken davalı tarafından feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin alacakları da bulunduğu gerekçesiyle itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının ücretinin miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı 3.500,00 USD ücret aldığını iddia ederken davalı davacının 600,00 USD ücret aldığını savunmaktadır. Yurtdışı hizmet sözleşmesinde ücretin 600,00 USD olduğu gözükse de dosya içinde ödeme emir belgesine ve banka kayıtlarına bakıldığında davalının savunduğu ücretin yerinde olmadığı görülmektedir. Davacıya ödenen ücretin içinde fazla çalışma ve tatil çalışma ücretlerinin de olduğu ileri sürüldüğünden mahkemece bu konuda yukarıdaki esaslara göre emsal ücret araştırması yapılması gerekmektedir. Bunun yapılmayarak eksik inceleme ile iddia edilen ücretin kabul edilip davacının taleplerinin hüküm altına alınması yerinde olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.