Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/2966 E. 2014/1072 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2966
KARAR NO : 2014/1072
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2011/789-2012/544

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işyerinden istifa nedeniyle değil işçilik hakları ödenmediğinden ayrıldığını iddia ederek; kıdem tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının istifa ederek işten ayrıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece hafta ve genel tatil isteklerinin reddine, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacaklarının ise bilirkişi hesabı dikate alınarak kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İş Kanununda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez.
İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanılamaz. Bundan başka işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir. İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı itirazı mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir.
Somut olayda davacı, davalı bankanın karşılıklı anlaşma yoluyla istifa etmesi durumunda işçilik alacaklarının derhal ödeneceği vadettiğini, bu nedenle istifa mektubu yazarak işyerinden ayrıldığını, ancak işten ayrılmasının asıl sebebinin işyerinde manevi baskı ile zorla çalıştırılması ve yasal haklarının ödenmemesi olduğunu belirttiği görülmüştür. Dosya içerisindeki istifa dilekçesiyle davacının “ 03.10.2011 tarihi itibari ile Şirket Müşteri Yöneticiliği görevinden Garanti Bankası Bafra Şubesi Şirket Müşteri İlişkileri Yöneticiliği
brüt 3.200 x 16 ay tutar ile transfer olmam sebebiyle istifamın kabul edilmesi hususunu bilgilerinize sunarım.” şeklinde yazılı beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacı bu istifa dilekçesini yazdığını kabul etmiş ancak iddiası gibi iradesinin fesada uğratıldığını ispat edememiştir. Bu durumda davacının, geçerli olan isitfa dilekçesinde belirttiği “başka işyerine geçmek için işten ayrıdığına” dair feshi sebebini sonradan açtığı davada “işçilik alacaklarının ödenmemesi” şeklinde değiştirmesinin mümkün olamamasına göre kıdem tazminatı isteğinin reddine yerine yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davalı taraf davacının fazla mesai saatlerini gösteren belgeleri sunmuş bilirkişi bu belgeleri dikkate alarak hesap yapmış, işe giriş saatlerini ise tanık beyanına göre belirlemiştir.
Ancak hesap raporunda davacının günlük çalışma saat ve ara dinlenmelerinini hangi saatlerde ne kadar olduğunun dökümü yapılmadığından rapor denetime elverişli değildir. Davacının fazla mesaiye ilişkin işyeri belgelerindeki günlerde günlük çalışma saatlerini ve bu saatlere göre düşülen ara dinlenme sürlerini gösteren ayrıntılı rapor alındıktan sonra; fazla mesai sürlerinin tespitinde işveren kaydına dayanılması halinde indirim yapılmamasının gerekeceği, ancak önceki gibi işe giriş saatlerinin işyeri kaydı dışında tanık beyanı ile belirlenmesi durumunda da artık sadece işyeri kayıtlarına dayanılmadığından bu işçilik alacağından izinli, raporlu gibi geçen süreler nedeniyle bir miktar indirim yapılması gerekir.
4- Mahkemenin kabulüne göre de; davacının kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücreti belirlenirken, davacının aylık ücreti 30 güne bölünerek günlük bürüt ücret belirlendiği halde, ayrıca ödenen ikaramiye ve yevmiye adı altındaki her iki ödemenin yıllık toplamlarının ise 365 gün yerine on iki aya bölünerek aylık giydirilmiş ücretin 23.656,20 TL kabulü hatalı olmuştur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.