YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/27656
KARAR NO : 2013/21122
KARAR TARİHİ : 08.10.2013
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş müfettişi tarafından işçi …’ın işçilik alacaklarına ilişkin düzenlediği rapor/tutanağın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek 6111 sayılı Kanunla değişik 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/3. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, işverenin işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshetmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
İş müfettişlerinin işçi alacaklarına ilişkin tespitlerine yönelik açılan davaların hukuki niteliği ile buna bağlı olarak somut olayda dava koşullarının bulunup bulunmadığı çözülmesi gerekli hukuki problemi oluşturmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 91. maddesinin 2. fıkrasında, “30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri … Bölge Müdürlüklerince incelenir” denilmiştir.
Aynı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan dava çeşitleri 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nu 105 ila 113. maddeleri arasında düzenlenmiştir. … davası, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talep edildiği dava türü olarak tanımlanmışken, tespit davası ise mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından, yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağı bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava … davası karakterindedir. Söz konusu tespite işveren tarafından, yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava menfi tespit davası niteliğindedir. Bu son halde kanunda özel olarak düzenlenmiş olması sebebiyle davacı işverenin bu davayı açmakta, kanunun ifadesiyle “hukuken korunmaya değer güncel bir yararı” bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir ifadeyle tespit davaları için ayrıca araştırılan hukuken korunmaya değer güncel bir yarar şartının bu dava açısından mevcut olduğu değerlendirilmelidir.
Görüldüğü üzere, iş müfettişi raporlarının işçilerin alacaklarına yönelik kısımlarına karşı işçi ya da işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre … davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup her halükarda bu davaların tarafları işçi ve işverendir. … Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün bu davalarda taraf sıfatı bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı işveren tarafından iş müfettişinin işçi alacaklarına dair tespitine karşı borçlu olunmadığı gerekçesiyle itiraz edilerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına karşı dava açılmıştır. Dava Bakanlığa karşı görülerek sonuçlandırılmıştır. İşçi ise davanın tarafı olarak gösterilmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında konu değerlendirildiğinde; davanın, taraf sıfatı yokluğundan reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.