Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/25720 E. 2014/35456 K. 12.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25720
KARAR NO : 2014/35456
KARAR TARİHİ : 12.12.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/03/2013
NUMARASI : 2011/1108-2013/397

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı neden olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, aylık ücret ve fazla çalışma ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda, dava dilekçesinde, davacının, aynı işyerinde çalışan ağabeyinin işverene karşı dava açmasından işverenin rahatsız olduğu, yıllık izin dönüşünde iş sözleşmesini haklı sebep olmadan feshettiği iddia edilmiştir. Davalı taraf ise, davacının yıllık izin dönüşünde işe başlamayarak devamsızlık yapması sebebiyle iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshettiği gerekçesiyle, kıdem tazminatı talebinin kabulüne, ihbar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir. Ne var ki, davacı tarafın, bu yönde bir iddiası olmadığı gibi, dosya kapsamında, feshin davacı işçi tarafından yapıldığını gösterir herhangi bir delil de yoktur. Bu halde, iş sözleşmesinin işverence feshedildiği esas alınarak, işverenin fesihte haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.
Dosya kapsamına sunulan, yıllık izin belgesinden, davacının 30.08.2011-14.09.2011 tarihleri arasında yıllık izin süresi kullanımında olduğu anlaşılmaktadır. İşverence, yıllık izin süresi kullanımının bitiş tarihinden itibaren düzenlenen devamsızlık tutanakları dosyaya sunulmuştur.
İşverenin eşi olduğu anlaşılan davalı şahidi D.. G.., davacının, eşini ( işvereni) cep telefonundan aradığını ve istifa ettiğini söylediğini bildirmiştir. Davalı şahidinin soyut beyanı ve işverenle yakınlığı nazara alındığında, söz konusu beyana itibar edilmesi mümkün değildir. Diğer davalı şahidinin ise, görgüye dayalı bilgisi bulunmamakta olup, yine işverenin yakın akrabasıdır.
İş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği hususunda ispat yükü davalı işveren üzerindedir. Dosya kapsamına göre, davacının iş sözleşmesinin 13.09.2011 tarihinde feshedildiği, feshin haklı sebebe dayandığının işverence kanıtlanamadığı, fesih tarihinden sonra düzenlenen devamsızlık tutanaklarının ise hukuken geçerliliğinin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının ihbar tazminatı alacağının da hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi hatalı olmuştur.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftanın altı günü, 08:00-19:00 saatleri arasında, yarım saat ara dinlenmeyle çalıştığı kabul edilerek, haftalık onsekiz saat üzerinden fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatları uyarınca, onbir saat süren günlük çalışmada, en az bir saat ara dinlenme süresinin dikkate alınması gerekirken, yazılı şekilde yarım saat ara dinlenme süresinin kabul edilerek, haftalık fazla çalışma saatinin belirlenmesi hatalı olmuştur.
Diğer taraftan, dosyaya sunulan ücret bordrolarındaki fazla çalışma ücreti tahakkuklarının nazara alınmadan sonuca gidilmesi de hatalıdır.
Ayrıca, gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. maddesi uygulaması açısından, fazla çalışma ücreti prime esas kazançlar içerisinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işçi payına düşen sigorta prim kesintilerinin nazara alınmadan alacağın net tutarının belirlenmesi hatalıdır.
Anılan sebeplerle, yukarıda belirtilen yönler nazara alınarak, fazla çalışma ücreti alacağı yeniden değerlendirilmelidir.
4-Mahkemece, dosyaya sunulan yıllık izin formlarına dayanılarak, yıllık izin ücreti alacağı reddedilmiştir.
Davacının, 02.08.2010-16.08.2010 tarihleri arasında yıllık izin kullanımına dair dosyaya sunulan “Personel İzin Formu” başlıklı belgede, “izin veren” ve “onay” kısımlarının, diğer yıllık izin formunun aksine boş olduğu görülmektedir. Davacı taraf, söz konusu iznin talep edildiğini, ancak talebin kabul edilmeyerek izin süresinin işçiye kullandırılmadığını, keza formdaki bahsi geçen kısımların doldurulmamış olmasının da iznin kullandırılmadığını gösterdiğini beyan etmiştir. Söz konusu belgede, “izin veren” ve “onay” kısımlarının, diğer yıllık izin formunun aksine boş olması nazara alındığında, söz konusu izin süresinin kullandırılmadığı kanaatine ulaşılmaktadır. Anılan sebeple, davacının kullandığı yıllık izin süresinin belirlenmesinde, bahsi geçen belgede belirtili iznin kullandırılmadığı kabul edilerek, yıllık izin ücreti alacağı yeniden değerlendirilmelidir.
Diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56. maddesinin beşinci fıkrasında, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günlerinin izin süresinden sayılamayacağı düzenlenmiş olup, mahkemece, bu hükmün dikkate alınmayarak, tatil günlerine denk gelen günlerin, kullanılan yıllık izin süresinden sayılması hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.