Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/25348 E. 2014/34844 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25348
KARAR NO : 2014/34844
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2012/566-2013/508

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 09.07.2006-07.11.2012 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız fesih edildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin işvereni bir başka işçisine sataşması nedeni ile 4857 sayılı Kanun’un 25/II maddesinin (d )bendi uyarınca haklı sebebe dayalı feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, feshe konu fiil ile fesih arasında ölçülülük bulunmadığı ve işveren tarafından feshin 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde öngörülen altı iş günlük hak düşürücü süre içerisinde gerçekleştirilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin iş sözleşmesinin, işverenin bir başka işçisine sataşması nedeni ile feshedilip edilmediği ve feshin 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır
İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (d) fıkrasına göre, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır.
4857 Sayılı Kanunun 26. maddesinde öngörülen altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar.İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı iş günlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar.
Somut olayda, davacının 29.10.2012 tarihinde mağaza personeli E.. F.. ile iş yerinde tartıştığı, bu olay sırasında davacının diğer işçiye küfür ve hakaretlerde bulunduğu olayın hemin akabinde düzenlenen yazılı savunma belgeleri içeriği ve davalı tanık beyanları ile sabittir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, feshe konu olay 29.10.2011 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı şirket tüzel kişi olup, dosya içerisine ibraz edilen belge içeriklerinden, feshe konu olayın Disiplin Kuruluna 05.11.2012 tarihinde intikal ettirildiği ve işverence 07.11.2012 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği görülmektedir. Bu durumda feshin işveren tarafından yasada öngörülen altı iş günlük süre içerisinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatı istemleri yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.