Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/25276 E. 2014/34709 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25276
KARAR NO : 2014/34709
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2013
NUMARASI : 2011/116-2013/487

Hüküm süresi içinde davalı M.. B.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediye işçisi olarak taşeron şirket elemanı olarak gösterilmek suretiyle çalıştığını, davalı yan tarafından iş sözleşmesine haksız ve sebepsiz olarak son verildiğini beyanla müvekkilinin işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı belediye vekili, davacının belediye personeli olmadığını, dava konusu alacak taleplerinin müvekkili belediyeye yönlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının T. şirketinin elemanı olduğunu, sözleşme gereği Ternasan şirketinin çalıştırdığı tüm işçilerin sorumluluklarının kendisine ait olduğunu beyanla haksız ve kanuni dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalılar arasında alt işverenlik ilişkisinin bulunduğu ve dosya kapsamı ile şahit beyanlarından hareketle feshin haksız olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı Belediye vekilince temyiz edilmiştir.
1-Her ne kadar davacı vekilinin mahkemeye 24.07.2013 havale tarihli dilekçesi ile tavzih talebi sunduğu ve bu hususun aynı tarihli karar ile reddedildiği anlaşılmışsa da söz konusu talep temyiz talebine konu yapılmadığından ve davacı tarafın usulüne uygun dilekçe ve usul ile bir temyizi bulunmadığından temyiz incelemesi kapsamı dışında tutulmuştur.
2-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendler harici temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. İş sözleşmesinin 16.10.2009 tarihinde son bulduğu ihtilafsızdır. Aynı tarihi taşıyan imzalı ibraname davalı delilleri arasında dosyaya sunulmuş, işçinin tüm hak ve alacaklarının ödendiği savunulmuştur. Mahkemece davacı isticvap edilerek söz konusu ibraname gösterilmeli, imzanın davacıya ait olup olmadığı sorulmalı, bir irade fesadı durumu bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre geçerliliği bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
4-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, güvenlik elemanı olarak çalışan davacı aylık net ücretinin 1.100,00 TL olduğunu iddia etmiş, davalı işveren ise davacının asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Mahkemece davacının iddiasına ve şahit beyanlarına itibar edilerek ve bu ücrete göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur. Ancak yapılan ücret araştırması yetersizdir. Bu sebeple, araştırma genişletilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek ünvanı ve fiilen yaptığı iş ve sendikasız oluşu bildirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği sorulmalı, neticeye göre tüm deliller yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca gidilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeyle salt beyanlar esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
5-Bir diğer uyuşmazlık ise takdiri indirim noktasında doğmaktadır. Hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının uzun bir süre için hesaplanması, işçinin çalışma süresi içerisine hastalık izin mazeret gibi sebeplerle tatil çalışması yapmadığı günler bulunduğu kabul edilerek Yargıtayca son yıllarda takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan hafta tatili çalışması ücreti miktarına göre takdir edilmelidir.
Somut olayda mahkemenin kabulüne göre şahit beyanlarına göre tespit edilmiş hafta tatili ve ulusal ve genel tatil ücreti alacağından işçinin çalışma şekline ve işin düzenine göre uygun bir indirim yapılmaması hatalıdır.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.