Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/25267 E. 2014/35300 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25267
KARAR NO : 2014/35300
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

MAHKEMESİ : Balıkesir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2013
NUMARASI : 2009/267-2013/358

Hüküm süresi içinde davalı A.. B.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini, jandarmaya asılsız ihbar yapılarak suçlu gibi arkadaşları ile birlikte arabalara bindirildiğini, masumiyetini ispat için acı dolu saatler geçirdiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, manevi tazminat ile fazla çalışma alacağını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı idare, husumetin Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket ise, davacının işyerinde grup oluşturarak kurum içinde özürlülere ait görüntüler alıp, fotoğraf çekip CD’ye kaydederek üçüncü kişilere menfaat karşılığı vererek, kurumu kapattırma çabalarının olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine iş sözleşmesinin haklı Nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, fesih gerekçesinin doğruluğu işveren tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Hüküm, davalılardan A.. B.. vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının kötüniyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığıdır.
Kötüniyet tazminatı ancak belirsiz süreli sözleşmelerde söz konusu olabilir. Kötüniyet tazminatının başlıca şartı, işçinin iş güvencesi kapsamında kalmamasıdır. Yani otuzdan az sayıda işçinin çalıştığı işyerinde çalışan veya otuzdan fazla işçinin çalıştığı işyerinde çalışmakla birlikte altı aydan az hizmeti bulunan işçiler kötü niyet tazminatı talep edebilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının altı ayı aşan hizmet süresi bulunduğu gibi, davalı işyerinde otuzdan fazla işçi çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı işçi iş güvencesi kapsamında kaldığından, iş sözleşmesi kötüniyetle feshedilse dahi, kötüniyet tazminatına hak kazanamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmelidir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, hükmedilen manevi tazminat miktarın fahiş olup olmadığıdır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı işverence, davacı hakkında asılsız ihbarda bulunulmasından dolayı, jandarma görevlileri tarafından göz altına alındığı ve cep telefonun incelendiği anlaşılmaktadır. Davacının statüsü ve isnat edilen suçlamalar dikkate alındığında, manen elem ve üzüntü duyduğunun kabulü ile manevi tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, takdir edilen tazminat miktarı fahiş görülmüştür. Mahkemece daha uygun oranda manevi tazminat takdir edilerek hüküm altına alınmalıdır.
4-Davacının fazla çalışma ücret alacağının hesaplanması konusunda taraflar arasında, uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının fazla mesai alacağına hak kazandığı anlaşılmakta ise de, bilirkişi tarafından on saat fiili çalışmadan yarım saat ara dinlenme düşülerek yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulması isabetli görülmemiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesinin (c) bendi uyarınca günlük 7.5 saati aşan çalışmalarda ara dinlenme süresi bir saat kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken hatalı hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.