Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/2507 E. 2014/1397 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2507
KARAR NO : 2014/1397
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

MAHKEMESİ : Çivril Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2012
NUMARASI : 2011/130-2012/412

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının .. kasabasında bulunan E.. P…de 28.08.2001 tarihinden; iş sözleşmesinin işverence sona erdirilmesine kadar hiç aralıksız, dini milli bayramlarda Cumartesi Pazar günleri dahil fazla mesai yaparak çalıştığını, davacının SSK’ya işe girişini bildirmediklerini, SGK Bölge Müdürlüğüne başvurduğunda davacının son 2 aylık ücretinin de ödemeden sebepsiz olarak iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek, kıdem ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın haksız olduğunu, davacının yıllık izinlerinin fazlasını kullandığını beyanla, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Kanun’da önemli değişiklikler öngörülmüştür. Kanun’un 17. maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı İş Kanunu’nda, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Kanun’da genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de kanun ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Kanun’un 17. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır.
Somut olayda iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığı anlaşıldığından kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi yerindedir. Ancak davalı işverenin fesih hakkını kötüye kullandığı davacı tarafından ispatlanamadığı halde koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
3-Mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücret alacakları tanık beyanına ve işyerinin niteliğine göre değerlendirme yapılarak hesaplanmıştır. Dinlenen davalı tanığı davacının köylüsü olduğu, davalı işyerinde çalışmadığı anlaşılmaktadır. İşyerinde çalışması olmayan tanığın işyerindeki çalışma düzenini bilmesi beklenemez. Bu nedenle usulüne uygun olarak ispat edilemeyen sözkonusu fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin sadece işyerinde çalışması olmayan bir davalı tanığının beyanına göre hesaplanan fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının reddi yerine kabulü hatalıdır.
4-Davacı 16.07.2012 günlü dilekçe ile alınan hesap raporu doğrultusunda dava konusu alacaklarını ıslah etmiştir. Mahkemece ıslah dilekçesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177/2. maddesine aykırı olarak ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmeden yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.