Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/24997 E. 2014/33746 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24997
KARAR NO : 2014/33746
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2013
NUMARASI : 2010/69-2013/368

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş ve davalı avukatı tarafından duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, ücret, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının istifa ederek işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı temyizi yönünden; taraflar arasında işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir.

Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500,00 TL ücret, 500,00 TL hafta tatili ve genel tatil ile 500,00 TL fazla çalışma alacağı talebinde bulunmuş olup, bilirkişi raporu aldırıldıktan sonra rapor doğrultusunda adı geçen alacakları ıslah etmiş ve harcını yatırmıştır. Davalı tarafından süresinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulmakla, ıslah edilen miktarlar yönünden kanunda öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan zamanaşımı sebebi ile ret kararı verilmesi isabetli ise de; dava dilekçesi ile talep edilen ve zamanaşımına uğramayan miktarlar yönünden de ret kararı verilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeple, fazla çalışma, genel tatil ve ücret alacaklarında dava dilekçesi ile talep edilen ve zamanaşımına uğramayan miktarlar hüküm altına alınmalıdır. Bu yön gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı temyizi yönünden; davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Somut olayda; davacının izin ücreti alacağı, kıdemine göre hak kazandığı izin süresinden, davacı tarafından imzalanmış olan izin talep dilekçelerinde belirtilen süreler mahsup edilerek hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Dosyada imzalı yıllık izin defteri bulunmadığından, tek başına bu belgelere itibar edilerek davacının belgelerde yazan izinleri kullandığının kabulü isabetli olmamıştır. Davacı duruşmaya davet edilerek, söz konusu izin talep belgelerine karşı diyecekleri sorulmalı ve oluşacak sonuca göre izin alacağı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Davalı temyizine gelince; davacının izin ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu sebeple zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. İzin alacağında zamanaşımı süresi beş yıldır.
Somut olayda; davacının iş sözleşmesi 20.06.2007 tarihinde feshedilmiş olup, dava 18.01.2010 tarihinde açılmış olduğundan dava dilekçesinde talep edilen izin alacağı zamanaşımına uğramamıştır. Ancak davacı davayı 22.05.2013 tarihinde ıslah etmiş olup, davalı tarafından da süresinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulduğuna göre; ıslah tarihi itibari ile izin alacağı zamanaşımına uğradığından ıslahla talep edilen miktarın hüküm altına alınması doğru olmamıştır. Üç nolu bozma gereği yerine getirilip davacının izin ücreti alacağı tespit edildikten sonra, dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı olarak hüküm kurulmalıdır. Bu yön gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.