Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/2492 E. 2014/1382 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2492
KARAR NO : 2014/1382
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

MAHKEMESİ : Yozgat İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2012
NUMARASI : 2011/1097-2012/906

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının 11.03.2000 tarihinde davalı şirkete ait sürücü kursunda işe başladığını, bu çalışmasının kesintisiz 20.06.2011 tarihine kadar devam ettiğini, müvekkilinin iş akdini çalışma şartlarının düzeltilmemesi ve ücretlerini alamaması nedeniyle sona erdirdiğini belirterek,kıdem ihbar tazminatı ve birkısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının kredi borcu bulunduğunu, davalı işverenden alacağı tazminatla kredi borçlarını kapatmak için işyerinden kendisinin ayrıldığını, iş sözleşmesinin feshedilmediğini, tüm tatillerini kullandığını, fazla çalışma yapmadığını, ücretlerinin tam ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda iş sözleşmesinin ücretleri ödenmediğinden davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle ihbar tazminatı isteğinin reddine, dava konusu diğer isteklerin alınan hesap raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışmanın ispatı ve yıllık izin ücret alacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri
Sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunması halinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.
Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren
kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Dosya içeriğine göre davacının davalı işyerinde 11.03.2000-20.06.2011 tarihleri arasında direksiyon eğitmeni olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davacı tarafından ücretleri ödenmediğinden 20.06.2011 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece fazla çalışma ücreti davacı tanıklarının beyanlarına göre yapılan hesap raporuna itibarla hesaplanan tutardan % 30 oranda hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm altına alınmıştır. Dinlenen tanıklardan M… davacının eşi olup işyerinde çalışması bulunmamaktadır. Tanık O… işyerinde 2000- 2005 yılları arasında çalışmış diğer tanık G.. ise 2007 yılından itibaren işyerinde çalışmıştır. Tanıkların davacı ile birlikte işyerindeki çalışma sürelerine ve tanıkların davalı işyerindeki davacının çalışma saatine yönelik beyanlarına göre davacının fazla çalışma iddiası yeterli ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla fazla çalışma isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3- Davacı çalışma süresince ilk beş yıl için yıllık izin kullandığını, sonraki yıllar için yıllık izin kullanmadığı iddiasıyla yıllık izin ücret alacağı isteğinde bulunduğu halde davacının talebi aşılmak suretiyle tüm çalışma süresi için hesaplanan yıllık izin ücret alacağının hüküm altına alınması da hatalıdır.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.