Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/24762 E. 2014/34234 K. 03.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24762
KARAR NO : 2014/34234
KARAR TARİHİ : 03.12.2014

MAHKEMESİ : Ankara 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2011/581-2013/289

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davacıya ait iş yerinde Mart /2010 -Aralık/ 2010 tarihleri arasında program yardımcısı ve sunucusu olarak “oto performans” adlı programı hazırlayıp, sunduğunu, çalıştığı süre boyunca alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, ücret alacağı ve ücret alacağının %5 fazlası alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; davacının kendi talebi doğrultusunda, arkadaşlık, hatır ilişkilerine dayalı olarak program yaptığını, program yapmak için hiçbir ücret talebinde bulunmadığını, tüm program giderlerini kendisinin karşılayacağını ifade ettiğini, hizmet sözleşmesinin de bulunmadığını, programların davacının inisiyatifi ile 25.12.2010 tarihinde son bulduğunu, hobileri doğrultusunda kendi imkanları ile hazırlamış olduğu programı, televizyon aracılığı ile kitlelere ulaştırmak istediğini, programını ulusal yayın yapan bir kanalda yayınlayabilmesi için kendisine fırsat tanındığını, 07.03.2010-25.12.2010 tarihleri arasında programın yayınlandığını, dokuz ay gibi uzun bir süre boyunca ücret almamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çalışmasının gönüllülük esasına dayandığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait televizyonda oto haber programı hazırladığı, 5953 sayılı Kanun kapsamında gazeteci olduğu, 01.03.2010-01.12.2010 tarihleri arasında aylık 3.000,00 TL ücretle çalıştığı, bu süreye ilişkin ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, kanuni süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Taraflar arasında hizmet ilişkisi olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Gerçekten davanın kanuni dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre, bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için bir veya birkaç işveren tarafından iş sözleşmesine göre çalıştırılması gerekir. İş sözleşmesinin unsurları ise Yargıtayın yerleşik uygulamasıyla kabul ettiği biçimde, “zaman” ve “bağımlılık”, unsurlarına göre hizmet veren veya hizmete hazır biçimde onun emrinde bulunan ve görülen iş karşılığı ücret alınması durumunda iş sözleşmesi şartlarının gerçekleştiği kabul edilir. (Y.HGK, 24.06.1998 günlü, E:1998/21-529, K:1998/534)
Dosya içeriğinden, davacının, davalıya ait iş yerinde çalıştığına dair Sosyal Güvenlik Kurumu kaydı ve işyeri kaydı bulunmadığı, işverence davacıya ücret ödemesi yapılmadığı, tanıkların, davacının 2010 Mart ayından 2010 Aralık ayına kadar çalıştığını beyan ettikleri, davalının, davacının programı hobi olarak yaptığını, hizmet ilişkisinin olmadığını, dolayısıyla da ücret almadığını ileri sürdüğü, davacının ise hizmet sözleşmesi ile çalıştığını iddia ettiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı tanığı R. G.’in, davacının Mart/2010 tarihinde işe girdiğini, yaklaşık sekiz ay oto proğramı yaptığını, program yaparken kendisine, kaç paraya anlaştığını sorduğuda, ” para almadığını” söylediğini, kendisine, durumun ilginç olduğunu, program yapmanın zahmetli ve maliyetli bir iş olduğunu, ilginç bir hobi olduğunu söylediğini, davacının güldüğünü, program çekerken, H. TV kameramanının görevlendirildiğini, davacının bu kameramanın yeme içme masraflarını kendisinin karşıladığını, işverenden para talep ettiğine şahit olmadığını, kendisine, bu iş için para almasını söylediğini, davacının, şimdilik böyle devam edeceğini söylediğini, beyan ettiği, davalı tanığınında, davacının hobi olarak motor sporları ile ilgilendiğini, H. TV’de program yapmak üzere aracı olmasını istediğini, kendisinin, H. TV’de para vererek program yaptırılmadığını söylediğinde, zaten hobi olarak yaptığını, herhangi bir ücrette istemeyeceğini söylediğini, bunun üzerine aracı olduğunu, davalı yetkilisinin, ücretli olarak program yaptırmalarının mümkün olmadığını söylediğini, yetkiliye, zaten ücretsiz yapacağını söylemesi üzerine, 2009 yılının ortalarında davacının proğram yapmaya başladığını, zaman zaman hafta sonlarında programı hazırlayıp getirdiğini, sadece bürodan kameraman istediğini, çekimlere onu götürdüğünü, bazen bir spikerde götürdüğünü, bu şekilde yaklaşık bir yıl kadar haftada bir, bazen iki haftada bir program yaptığını, yaptığı programların H. TV de yayınlandığını beyan ettiği anlaşılmış olup, özellikle, davacı tanığının beyanına göre, davacının hobi olarak davalıya ait işyerinde çalıştığı, ücret almadığı, zaman ve bağımlılık unsurları yönünden, herhangibir denetime tabi olmadığı gibi mesai zorunluluğunununda bulunmadığı dikkate alındığında, hizmet ilişkisinin unsurlarının oluşmadığı düşünülmeden , davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Kabule görede, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 38. maddesinde, özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışanların da 5953 sayılı Kanun’un kapsamında olduğunu açıklanmıştır. Özel radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışanlar yönünden fikir ve sanat işi yapma şartı söz konusu değildir. Ancak haberle ilgili birimde çalışma kavramı, haberin oluşumuna doğrudan katkı sağlama olarak değerlendirilmelidir. Buna göre haber müdürü, muhabir, foto muhabiri, spiker, haber kameramanı gibi çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, uplink görevlisi, şoför, diğer teknik ve idari personelin, haberin oluşumuna doğrudan katkıları olmadığından gazeteci kavramına dahil değildirler. Buna göre, davacının basın kartı olmadığı ve haberle ilgili birimde de çalışmadığı dikkate alındığında, 5953 sayılı Kanun kapsamında gazeteci olarak değerlendirilemeyeceği düşünülmeden, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere yükletilmesine, 03.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.