Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/2474 E. 2014/759 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2474
KARAR NO : 2014/759
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

MAHKEMESİ : Mersin 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2012
NUMARASI : 2010/936-2012/891

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 21.10.1998-09.11.2009 tarihleri arasında 850,00 TL ücretle çalıştığını, alacaklarını istedikten sonra işverence iş sözleşmesine son verildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının izin dönüşü nedensiz işe başlamadığını, ihtarnameye cevap vermediğini, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle haklı nedenle sona erdirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesini haklı bir neden yokken kendisinin feshettiği, talep ettiği diğer alacaklarının ise kısmen yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının iş sözleşmesinin kim tarafından ne şekilde sona erdirildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davacı iş sözleşmesinin izin dönüşü izin sırasında çektiği ihtarname nedeniyle işveren tarafından haksız feshedildiğini iddia etmektedir. Davalı ise devamsızlık nedeniyle haklı nedenle feshettiğini savunmaktadır. Dosyada davacının 13.10.2009-05.11.2009 arası yıllık izinde olduğu, 02.11.2009 tarihinde fazla çalışma ve bayram tatili çalışması ücretlerinin 3 gün içinde ödenmesini aksi takdirde iş sözleşmesini feshedeceğini ihtar ettiği, 04.11.2009 tarihli davalı cevabında davacının iddia ettiği alacakların olmadığı ve davacının bu davranışının iyiniyetli olmadığını ihtar ettiği anlaşılmaktadır. Davacı ve davalı tanıkları ise davacının işten çıkarıldığını ifade etmişlerdir. Devamsızlık tutanakları davacının iddia ettiği fesih tarihinden sonrasına aittir.
Davacı gibi 10 yıldan fazla kıdemi olan bir işçinin hiçbir neden yokken işten ayrılması hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacının izin süresinde alacaklarını istediği bir ihtarname çektiği ve bundan sonra izin dönüşü işyerinde artık çalışmadığı, tanık beyanlarının da işveren feshi olduğuna dair beyanları da dikkate alındığında işveren tarafından ihtarname üzerine davacının işten çıkarıldığının kabulü dosya kapsamına uygun düşmektedir. Bu itibarla davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin hüküm altına alınması gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.01.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Davacı, yıllık ücretli izin hakkını kullandığı sırada fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin ödenmesi için noter kanalıyla işverene ihtarname çektiğini, buna kızan işverenin izin bitiminde işyerine almayarak iş sözleşmesini haksız olarak feshettiğini iddia etmiş; buna karşılık davalı işveren davacı işçinin izin bitiminde işe başlamadığını, haber gönderilmesine rağmen işe gelmediğini, işe mazeretsiz olarak devamsızlığı sebebiyle iş sözleşmesinin devamsızlık hukuksal olgusuna dayanılarak haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur.
Dosya kapsamında, davacının izin bitimine beş gün kala noter aracılığıyla işverene bir ihtarname göndererek fazla mesai ve genel tatil günleri ücretlerinin üç gün içinde ödenmesini talep ettiği, işverence ihtarnameye verilen cevapta söz konusu alacaklarının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı tanıklarından ikisi davacının işten çıkartıldığını bildirmiş ancak işten çıkartma tarihi ve sebebi hakkında beyanda bulunmamışlardır. Diğer davacı tanığı ise iş sözleşmesinin feshi hakkında bilgi sahibi olmadığını belirtmiştir. Davacının işten çıkartıldığını söyleyen davacı tanıklarının işverenle husumetli oldukları anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra alınan bilirkişi raporunda davacının fazla mesai ve genel tatil günleri çalışmalarından dolayı alacağı bulunduğu belirtilmiş bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine uygun düştüğü anlaşılmıştır.Toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacı izin bitiminde işverence işe başlatılmadığına ilişkin iddiasını kanıtlayamamıştır. Davacının izin bitiminde işe gitmediği, olayların gelişimine ve dosya içeriğine uygun düşmektedir. Esasen, davacının izin süresinin bitiminden beş gün önce işverene gönderdiği ihtarnamede alacaklarının üç gün içerisinde ödenmediği takdirde iş sözleşmesini feshedeceğini açıkça belirtmiş bulunmaktadır. Davacının ihtarnamede açıkladığı iradesi iş sözleşmesinin taliki şarta bağlı (geciktirici koşula bağlı) fesih beyanı niteliğinde olup, alacakları ödenmediği takdirde iş sözleşmesini feshedeceğini beyan etmekle iş gitmeyeceğini de belirtmiş olmaktadır.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuki olgular karşısında; iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğinin dolayısıyla davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazandığı, haklı sebeple de olsa iş sözleşmesini fesheden işçinin ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesi ile hükmün bozulması gerekirken izin bitiminde işverence işe başlatılmayarak haksız olarak feshedildiği yönünde oluşturulan bozma gerekçesine katılamıyorum.23.01.2014

KARŞI OY

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın onanması gerekir görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. 23.01.2014