Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/24478 E. 2014/34087 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24478
KARAR NO : 2014/34087
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2009/392-2013/218

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, davalıdan kıdem, ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin alacağının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili ise, davacının iş sözleşmesinin mağazadaki malları açıktan satıp parasını tahsil ettiği halde bu durumu işverene bildirmemesi sebebiyle haklı sebeple feshedildiğini, ayrıca ibraname ile davalı şirketi ibra ettiğini, herhangi bir tazminat ve alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğinin davalı işverence ispatlanamadığı, ibranamenin iddia edilen olaylardan davalının haberdar olduğu dönemde davacıya imzalatıldığı, kendisini dolandırdığı iddia edilen kişiye ibraname imzalatılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ibranamenin geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasında ibranamenin geçerli olup olmadığı hususu tartışmalıdır.
İbra sözleşmesi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun’un 132. maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir. İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise 6098 sayılı Kanun’un 420. maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
Ancak yukarıda sözü edilen bu hükümler 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olmadığı bir dönem da düzenlenen ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtay’ın ibraname konusunda yerleşmiş uygulamaları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının iş sözleşmesinin 29.08.2009 tarihinde davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde fesihten sonra imzalanmış ve davacı tarafından itiraza uğramayan 02.09.2009 tarihli ibraname bulunmaktadır. Mahkemece ibranamenin geçersiz olduğuna hükmedilmiş ise de ibraname fesihten sonra imzalanmış olup ibranameye karşı davacı asilden beyanları sorularak ibranamede belirtilen alacaklar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle yeniden karar verilmelidir.
3- Kabule göre de; davacı saat 21.00’e kadar çalıştığını ispatlayamadığı halde bu saate kadar çalıştığının kabulü de hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.