Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/24200 E. 2014/33827 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/24200
KARAR NO : 2014/33827
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : BANDIRMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2012/244-2013/190

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 02.11.1998 – 13.12.2011 tarihleri arası davalı iş yerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence devamsızlık sebebiyle feshedildiği, fesih için uygulanın altı iş günlük feshi ihbar süresinin geçirildiğini beyanla işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının raporlu olmadığı halde mazeretsiz olarak 10.11.2011 tarihinden sonra işe gelmediğini, buna ilişkin tutanaklar tutulduğunu, işe gelmeyeceğinin kesin olarak anlaşılmasından sonra ihtarname ile iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının fazla mesai ve genel tatillerde çalışmadığını beyanla açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı işveren tarafından feshin haklı sebebe dayandığı ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacının kıdem tazminatı, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacağı taleplerinin kabulüne, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih sebeblerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı sebeple fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesinde, fesih sebebinin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe sebep olan olayın diğer tarafça öğrenmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.
Haklı fesih sebebinin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez. Eylemin süreklilik göstermesi durumunda, altı iş günlük süre eylemin bittiği tarihten başlar.
Somut olayda, davacı işçi altı iş günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra iş sözleşmesinin feshedildiğini, bu sebeple feshin haklı sebebe dayanmadığını ileri sürmüş, davalı işveren davacının 10.11.2011-12.12.2011 tarihleri arası mazeretsiz olarak devamsızlığı üzerine iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece davalının devamsızlık sebebiyle fesih hakkının doğduğu tarihten itibaren bu hakkını altı iş günü içinde kullanmadığı gerekçesi ile işverenin haklı feshi ispat edemediği kabul edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 10.11.2011-07.12.2011 tarihleri arası işyerine gelmemesi üzerine kendisine davalı tarafından ihtarname keşide edilerek mazeretini bildirmediği takdirde iş sözleşmesinin feshedileceğinin bildirildiği, davacının ihtarnameye rağmen mazeret bildirmediği ve işe devam etmesi üzerine iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır.
Davalı işverenin devamsızlığa dayanan feshi haklıdır. 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde düzenlenen altı iş günlük hak düşürücü süre son devamsızlık tutanağının düzenlendiği günden itibaren başlar. Somut olayda bu süre geçirilmemiştir. Hal böyle iken davacının devamsızlığının fesih için davalı işveren açısından haklı sebep oluşturduğu gözetilmeden davacının kıdem ve tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.