Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/23817 E. 2014/13700 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23817
KARAR NO : 2014/13700
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2011/595-2013/169

Hüküm süresi içinde davalı B.. B.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin “İstanbul Anadolu Yakası Adalet Binası İnşaatı” projesinde davalı şirketler nezdinde çalıştığını, taşeron firmanın ekonomik sıkıntı içine girdiğini, davalı asıl işveren tarafından taahhütlerin yerine getirilmediğini ve müvekkilinin maaşlarının ödenmediğini, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığım, ücretlerinin ise ödenmediğini, iş sözleşmesinin haklı bir neden yokken işverence feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yol ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Ş… Elektrik Şirketi vekili; davacının diğer davalı şirketin çalışanı olduğunu, müvekkili firma bünyesinde çalışmasının bulunmadığını, müvekkilinin alt işvereni konumunda bulunan diğer davalı şirketin müvekkili işverenle yaptığı sözleşmeye göre her türlü işçilik alacaklarından kendisinin sorumlu olduğunu, davacının ücret alacağı bulunmadığını, işyerinde fazla mesai yapılmadığını, pazar ve resmi tatillerde çalışılmadığını, talep edilen faizin türünün de hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı idare şirketi vekili; davacının, müvekkilinin “İstanbul Anadolu Yakası Adalet Binası İnşaatı” projesinde diğer davalı şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, buna göre davacının talep ettiği alacaklardan ötürü müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili bakanlık ile diğer davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şahinmek Şirketi davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı B.. B.. vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacı ile davalı idare arasında davacının taleplerinden davalı idarenin sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise bunun dayanağının ne olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşveren bir iş sözleşmesine dayanarak işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ya da tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak açıklanmıştır. O halde asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilmesi için öncelikle mal veya hizmetin üretildiği işyeri bulunan bir işverenin ve aynı işyerinde iş alan ikinci bir işverenin varlığı gerekir ki asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilsin. Alt işverenin başlangıçta bir işyerinin olması şart değildir. Alt işveren, işveren sıfatını ilk defa asıl işverenden aldığı iş ve bu işin görüldüğü işyeri nedeniyle kazanmış olabilir.
Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren – alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alman iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak iş kanunu, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Diğer taraftan asıl işveren olmayıp ihale makamı konumunda olan kamu kurumları ve kuruluşları bakımından ücretin korunması kapsamında özel bir sorumluluğu hali öngörülmüştür. Buna göre. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hakedişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu söz konusu olur. İhale makamının yaptığı ilan üzerine işçilerin başvuruda bulunmamaları, kamu kurumunun anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceği öngörülmüştür. Maddede sözü edilen ücret her hak ediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmelidir.Yine ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu ise bulunmamaktadır.
İhale makamı olan kamu kurumunun, her hak ediş dönemine ilişkin son üç aylık ücretten sorumluluğu, kanundan doğan bir sorumluluktur. İşverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa karar verilmelidir. İhale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.
Somut olayda davalı idare ile diğer davalı Ş… Elektrik İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ortağı olduğu ortak girişim arasında “İstanbul Anadolu Yakası Adalet Binası İnşaatı” konulu anahtar teslim işin yapılmasıyla ilgili yapım işlerine ait tip sözleşme imzalanmıştır. Davacının da davalı Ş…. Elektrik İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin alt işverenlerinde bu kapsamda çalıştığı anlaşılmaktadır.
Davalı idare, ihale makamı olup somut olay bakımından işveren sıfatına sahip değildir. Bu sebeple davalı idare ile diğer davalılar arasında alt işverenlik ilişkisinden söz edilemez. Şu halde davalı idarenin ihale makamının sorumluluğu kapsamında yukarıdaki esaslara göre davacının sadece son üç aya ilişkin ücret talebinde sorumlu olduğu, diğer taleplerinden ise sorumlu olmadığı göz ardı edilerek davacının tüm taleplerinden davalıların müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.