Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/2242 E. 2014/523 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2242
KARAR NO : 2014/523
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2012
NUMARASI : 2010/693-2012/673

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi . … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı istemiştir.
Davalı, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işveren tarafından feshinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (d) alt bendinde, işçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır. Yasaya göre sataşma, sadakat borcuna aykırılığın özel bir hali olarak kabul edilmektedir. Sataşma söz veya fiili tecavüz anlamına gelen bir harekettir.
Dosya kapsamına göre davacının olay günü iş saatinde işyerinde çıkan tartışmada kendisine hakaret eden stajyer olarak çalışan kişiye orantısız şekilde hakaret ve tehdit vari sözler sarfederek darp ettiği anlaşılmaktadır. Davacının eylemleri ve olayın oluş şekli işveren tarafından olayı akabinde yapılan disiplin soruşturmasında dinlenen görgü tanıklarının anlatımları ile sabittir. Bu durumda işverence yapılan fesih haklı sayılmalıdır. Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2014 gününde oyçokluğu ile karar verild

MUHALEFET ŞERHİ

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın onanması gerekir görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.21.01.201

KARŞI OY

Davacının, Atatürk Havalimanında kafeterya hizmeti veren işyerinde işçi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshine konu edilen olayda müşterilere servis yaptığı, aynı işyerinde stajyer olarak çalışan E…C.. isimli işçiden servis bekleyen müşterilere köfte getirmesini istediği, stajyerin ise herkesin içinde davacıya ağıza alınmayacak sözler sarf ettiği ve küfrettiği, davacının küfür etmemesi için stajyer işçiyi iki kez uyarmasına rağmen anılan işçinin küfür etmeye devam ettiği ve davacının üzerine yürüdüğü, tartışmanın kafeteryanın mutfak kısmında devam ettiği, davacı tanıklarından N.. G..’ün stajyer işçinin yakasından tutup “küfretme” diyerek davacının yanından uzaklaştırıldığı, bu tartışmalar sonrasında davacıya küfür eden stajyer işçinin ağladığı, işverenin küfür eden stajyer işçi ile davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Dairemiz çoğunluk görüşüne göre; davacının, kendisine yönelik sataşma eylemi üzerine sataşan işçiye etkili eylemde bulunması sadakat borcuna aykırılık teşkil ettiği için İş Kanununun 25/II-d maddesi uyarınca iş sözleşmesinin haklı nedenle feshini gerektirmektedir.
Sataşmak kelimesi, bir kimseyi rahatsız edecek davranışlarda bulunmak veya bir kimseye musallat olmak anlamına gelir. Bir kimsenin diğer bir kimseyi belli bir şekilde söz söylemeye veya belli şekilde davranmaya zorlayacak şekilde söz, tutum, davranış veya fiille rahatsız etmesi sataşma olarak değerlendirilir. Sataşma kavramının içinde bir başkasına yönelik maddi veya manevi bir haksızlık söz konusudur. Dolayısıyla sataşılan kimsenin haksızlığa uğradığı tartışmasızdır. Hukuk, haksızlığa maruz kalan bir kimsenin bu duruma sessiz kalmasını veya bunu kabullenmesini bekleyemez. Bir kimsenin onur, şeref ve haysiyetine, kişilik haklarına, fiziksel bütünlüğüne veya değerlerine yönelik bir saldırı karşısında sessiz kalmasını beklemek açıkça hukuku aykırılıktır. Ağıza alınmayacak şekilde küfür eden, uyarılara rağmen suç teşkil edici bu eylemini sürdüren bir kimseye “küfür etme” demek ve onu müşterilerin yanından uzaklaştırmaya çalışmak sataşma olarak değerlendirilemez. Çoğunluk görüşü, her ne kadar davacı işçinin kendisine küfreden diğer işçiye karşı etkili eylemde bulunduğunu kabul etmiş ise de bu durumu doğrulayan hiçbir tanık beyanı bulunmamaktadır. Somut olayda davacıya birkaç kez küfreden stajyer işçinin ağlamasını dayak yeme şeklinde yorumlamak varsayıma dayalı bir çıkarımdır. Delillere dayanmayan çıkarımlar hukuki anlamda yorum olarak kabul edilemez. Çünkü somut olayda davacıya küfreden stajyer işçinin davacı tarafından dövüldüğüne dair herhangi bir tanık beyanı bulunmamaktadır. “Bir kimse ağlıyorsa o halde dayak yemiştir” türünden çıkarımlar, hukukun kabul ettiği yorum metodlarına aykırıdır.
Kendisine sataşılan bir kimsenin eylemi ile sataşan kimsenin eyleminin aynı ağırlıkta olması halinde sataşan kimsenin iş sözleşmesinin haklı, ancak sataşılan kimsenin iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshi hakkaniyet ve ölçülülük ilkesine daha uygundur. Bu husus dairemizin bir çok kararında da yer almaktadır. Kişilik haklarına yönelik haksız bir saldırı karşısında tepki gösteren bir kimsenin bu tepkisi sataşma eyleminden daha ağır ise, diğer bir deyişle tahrik sınırlarını kabul edilemeyecek ölçüde aşmış ise bu durumda hem sataşan ve hem de bu eyleme ölçüsüz ve ağır bir şekilde cevap veren kimsenin iş sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir. Tahrik sınırlarının makul ölçüde aşılması işçi lehine yorum ilkesi uyarınca haklı nedenle fesih sebebi yapılmamalıdır. Uyardığı halde sataşan kimsenin küfürlerine maruz kalan ve küfrü sükunetle sona erdiremeyen bir kimseden soğuk kanlı davranmasını, olay yerinden uzaklaşmasını ve durumu işverene bildirmesini beklemek hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi menfaatler dengesinin, hakkaniyet duygusunun ve insan doğasının kabul edeceği bir şey de değildir.
Anılan nedenlerden dolayı hukuka ve hakkaniyete uygun olan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.21.01.2014