Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/20642 E. 2014/30760 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20642
KARAR NO : 2014/30760
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/90-2013/327

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-e ve (ı) bentleri gereğince haklı olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları ve işverene zarar vermesi sebepleriyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları ise, işverene haklı fesih imkanı vermez.
4857 sayılı Kanun’un 25 II-(ı) bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, başka eşya ya da maddelere 30 günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu hususu düzenlenmiştir.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi, işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarı da bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının herhangi farkı bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren işçinin ve trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir.
İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir.
Somut olayda; davalı işveren işyerinde Avrupa Lojistik Merkezi Yönetmeni olarak çalışmakta olan davacı işçinin iş sözleşmesinin; “davalı şirket müşterilerinden A.. S.. San.ve Tic. A.Ş.’ ye ait ve Türk T.. Ümitköy – Ankara adresine nakliyesi yapılan E.. cihazının nakliyesi sırasında kullanılamaz şekilde hasara uğradığının tespit edildiği, müşteri tarafından, üretici firmadan aldığı bilgiye göre bu cihazın onarılması ve kullanılmasının mümkün olmadığı gibi, hasarın kendileri açısından bir teminatı da olmadığından hasarın giderilmesinin mümkün olmadığının belirtildiği, olayla ilgili olarak davacının verdiği savunmada cihazın yüklenmesi esnasında toplantıda olduğunu, cihazın hasarlı olduğunu Ankara’da teslimatı yapan sürücüden öğrendiğini, konuyla ilgili olarak yüklemeye eşlik eden elemanlarla konuştuğunu ve cihazın hasarlanması ile ilgili olarak bir bulguya rastlamadığını belirttiği ve amirlerine herhangi bir bilgi vermediğinin tespit edildiği, 26.01.2012 tarihinde verdiği ikinci savunmasında ise her ne kadar amirine olayla ilgili bilgi verdiğini ifade etmiş ise de, amirinin olayla ilgili olarak herhangi bir bilgisi olmadığını açıkça bildirdiği, olayı gizleyerek amirlerine bilgi vermemesinin müşteriye karşı şirketi güven ve imaj kaybına uğrattığı gibi, söz konusu davranışının doğruluk, bağlılık ve güvenle bağdaşır nitelikte olmadığı, nakliyesini yaptığı sırada hasarlanan cihazın değerinin 450.138- USD olduğu,” gerekçeleriyle 4857 sayılı Kanun’un 25/e ve ı bentleri gereğince bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece feshin haklı sebebe dayanmadığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmiş ise de; fesih sebebi yapılan olay ve olgular yeterince aydınlatılmamıştır. Davacının görev tanımı celp edildikten sora, makine mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmalı, davacının feshe konu edilen olayda kusur ve sorumluluğu bulunup bulunmadığı tespit dilmeli, davacının amiri de dinlenerek olayla ilgili amirine bilgi verip vermediği hususları sorulmalı ve oluşacak sonuca göre feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı hususunda bir karar verilmelidir. Fesih sebebi ile ilgili yeterince araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.