Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/19940 E. 2014/30634 K. 06.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19940
KARAR NO : 2014/30634
KARAR TARİHİ : 06.11.2014

MAHKEMESİ : Bilecik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2012/330-2013/171

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasının 5. bendi gereğince feshettiğini, davalı işverenin, müvekkilinin kıdem tazminatının bir kısmını banka hesabına yatırdığını, ancak ödenen kıdem tazminatının eksik olduğunu, bunun yanı sıra işyerinde fazla mesai yapmasına, tatil günlerinde çalışmasına karşın ücretinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve ücretinin de ödenmediğini belirterek fark kıdem tazminatı ile işçilik ücreti alacakalarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının 18.10.2005-06.02.2012 tarihleri arasında işyerinde çalıştığını, davacının mülga 1475 sayılı Kanun 14. madde gereği iş sözleşmesinin kendisi tarafından feshedildiğini, ancak davacının 06.02.2012 tarihinde iş sözleşmesini feshettikten sonra, 08.02.2012 tarihinde başka bir işverene ait işyerinde çalışmaya başladığını, davacının kötüniyetli davrandığını ancak buna rağmen davalı şirketin davacı işçiye talep ettiği kıdem tazminatını ödediğini, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, somut olayda mülga 1475 sayılı Kanun’un 14/1-5. bendi kapsamında 06.02.2012 tarihinde iş sözleşmesini fesheden işçinin 08.02.2012 tarihinde başka bir işyerinde çalışmaya başlamasının geçerli bir fesih olmadığı, bu sebeple de davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığı kanaatine varılarak kıdem tazminatına ilişkin taleplerin reddi ile diğer taleplerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır.
Mülga 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrası (5) numaralı bent hükmüne göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer şartları yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş şartı sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak, işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer şartları tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.
Somut olayda, davacı onbeş yıl ve üçbinaltıyüz gün sigortalılık süresini doldurduğunu belirterek, emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini sona erdirdiğini bildirmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumunun 06.02.2012 tarihli yazısında; davacının sigortalılık süresinin onsekiz yıl dokuz ay iki gün, prim ödeme gün sayısının beşbinüçyüzüç olduğunun anlaşıldığı ve davacının kıdem tazminatı almaya hak kazandığı belirtilmiştir.
Davacının bildirmiş olduğu bu fesih sebebi ile bağlı olduğuna ilişkin mahkeme kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak işçinin, iş sözleşmesini emeklilik sebebine dayalı olarak feshetmesine rağmen, başka bir işte çalışmaya başlamasının kanuni hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı uyuşmazlığın çözümü açısından tartışılması gereken noktayı oluşturmaktadır.
İşçinin emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi, işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka iş yerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Sosyal Güvenlik Hukuku alanında, yaş şartını da gerçekleştirmek sureti ile emekli olan işçilere sigorta destek primi ödeyerek çalışma imkanı tanındığı da dikkate alındığında, mülga 1475 sayılı Kanun’un 14/1-5 maddesindeki düzenleme açısından, kanun koyucunun amacının işçinin çalışma hayatını sonlandırması olduğundan bahsedilemez. Çalışmakta olduğu iş yerinde yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ilişkin yükümlülüklerin tamamlayan işçinin, kendisi için çalışma şartlarının daha uygun olduğunu düşündüğü bir işyerinde çalışma amacı ile bu hakkını kullanması halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığı kabul edilemez. Kanun ile tanınmış emeklilik sebebi ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir. İşçinin hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir. Bu sebeple davacının kıdem tazminatı isteminin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.