Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/19786 E. 2014/28593 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19786
KARAR NO : 2014/28593
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2012/143-2013/135

Taraflar arasındaki ücret, ile ikramiye fark alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.10.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat A.. E.. ile karşı taraf adına Avukat H.. Y.. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette 07.08.1991 tarihinde işe başladığını, şirketin Ankara’da bulunan genel müdürlük işyerinde çalışmakta iken şirket genel merkezinin 01.11.2000 tarihinde İstanbul’a taşınması üzerine genel müdürlükte madeni yağ teknik hizmetler müdürü olarak aylık 2.100,00 TL brüt ücretle terfien görevlendirildiğini, halen bu görevi sürdürmekte olan davacı ile davalı şirket arasında imzalanan 21.10.2000 tarihli iş sözleşmesinin özel şartlar bölümünde öngörülen ücret artışlarının yapılmadığı gibi, Nisan ve Kasım aylarında ödenen ikramiyelerinin de bu sözleşme şartlarına göre ödenmediğini ve bu sebeple 01.01.2001 tarihinden dava tarihine kadar ödenen ücret ve ikramiyelerin eksik olduğunu ileri sürerek, ücret ve ikramiye fark alacaklarından oluşan alacakların tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 21.10.2000 tarihli iş sözleşmesinde öngörülen zam oranlarının davacının ücretine yansıtılıp yansıtılmadığı ve davacının ücretinin eksik belirlenmesi sebebi ile doğan ücret ve diğer fark işçilik alacaklarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Fark alacakların doğmasına sebep olan 21.10.2000 tarihli sözleşme ve nakle tabi personele teklif edilecek paket başlığı altında düzenlenen işveren iç yazısına göre, personelin 01.11.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere almakta olduğu ücret baz alınmak sureti ile, 01.11.2000 tarihinden itibaren baz maaş üzerinden %50 oranında, 01.01.2001 tarihinden itibaren baz maaşı üzerinden en son altı aylık TÜFE oranında, personelin görev yaptığı birimin İstanbul’a taşındığı tarihi izleyen ilk aydan itibaren baz maaş üzerinden %50 oranında, 01.07.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 30.06.2011 tarihinde almakta olduğu ücret üzerinden hesaplanacak en son altı aylık TÜFE oranında, bu tarihten itibaren her yıl 01 Ocak ve 01 Temmuz tarihleri itibari ile personelin almakta olduğu ücretin en son altı aylık TÜFE oranında arttırılacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin bu düzenlemesi 2003 yılında imzalanan ve miktar olarak ücret içeremeyen yeni sözleşme ile ortadan kaldırılmış ve bu tarihten sonra zam oranları işverenin inisiyatifine bırakılmıştır.
Davacı işçi, kendisine 21.10.2000 tarihli sözleşme hükümlerine göre ücret artış hükümlerinin uygulanamadığını, eksik ödendiğini iddia etmiş; davalı ise, sözleşmedeki oranların üzerinde zam uygulandığını savunmuştur. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nden geçen emsal uyuşmazlıklara göre, davalı işveren, 2000 tarihli sözleşme ve iç yazışma hükümleri gereğince, nakle tabi olsun olmasın tüm işçilerin ücretlerine %100 oranında zam yapmış, ancak 01.01.2001 tarihinden 2003 yılındaki sözleşmeye kadar altı aylık TÜFE oranlarından daha az oranda zam uygulamıştır. 2001 yılından, 2003 yılına kadar TÜFE oranlarının tam olarak uygulamadığı davalının da kabulündedir. Ancak somut olayda davalı, davanın dayanağını teşkil eden özel şartlar gereği davacının ücretine önce %50 zam yapılması gerekirken, davacının brüt ücretinin 710,00 TL’den 2.100,00 TL’ye çıkarıldığını, esasen şartları oluşmadığı halde, yapılan bu zam sebebiyle de 2001 Temmuz ayında TÜFE artışı yapılmadığını, Ocak 2002’den sonra ise davacının ücretine yıl içinde çeşitli dönemlerde zam yapıldığını, bu sebeple daha sonraki zam oranları ile de sözleşmede öngörülen zam oranlarından daha fazla ödeme yapıldığını savunmuş ve buna ilişkin davacının personel sicil kartı suretini sunmuştur. Mahkemece, davalının bu savunması üzerinde hiç durulmamış, karar gerekçesinde değerlendirilmemiştir. Bu durumda, davalının savunması dikkate alınarak, bilirkişiden ek rapor alınmalı ve sonucuna göre davaya konu istekler bakımından fark alacak olup olmadığı tespit olunmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.