Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/19687 E. 2014/30348 K. 05.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19687
KARAR NO : 2014/30348
KARAR TARİHİ : 05.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2007/563-2012/1102

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası İçin Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya İncelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıların mirasçısı olduğu işyerinde uzun yıllar çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiği, diğer taleplerine ilişkin alacakları da bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalıların sorumluluğunun dayanağı ile davacının çalışmasının bütünlük arz edip etmediği konularının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Somut olayda; dosyadaki belgelere göre davacının 1996-2001 yılları arasında A.. K.. Gazinosunda H..Ö.. işçisi olarak kesintili çalıştığı, daha sonra 02.05.2002-27.01.2007 tarihleri arasında aynı yerde E.. Ö.. işçisi olarak çalıştığı görülmektedir.
H.. Ö.. 02.05.2001 tarihinde vefat etmiştir. Maliyeden gelen yazı ile E.. Ö..’e ait işyeri bilgileri itibariyle H..Ö.. işyerinin 01.11.2001 tarihinde kapanışına ve E.. Ö.. işyerinin 02.05.2002 tarihinde açılışına dair veri bulunduğu görülmektedir. Diğer taraftan davacı tanıklarından bir tanesinin işyerinde çalışmayan davacının akrabası olan bir kişi olması, diğerinin ise davacının çalışma süresi ve şekline dair somut beyanda bulunmaması da dikkate alındığında dosyada yer alan belge ve bilgilere göre davacının 1996-2001 yılları arasında H.. Ö.. işyerinde çalıştığı, H..Ö..’in vefatıyla işyerinin kapandığı ve sonra H.. Ö..’in torunu olan E.. Ö..’in bu işyerini açtığı ve davacının 02.05.2002-27.01.2007 tarihleri arası bu işyerinde çalıştığının kabulü ile olayda işyeri devrinden değil de iki ayrı iş sözleşmesinin ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre fasılalı çalışmanın varlığının benimsenmesi dosya kapsamına uygun düşmektedir. Davacının taleplerinin ve davalıların sorumluluğunun buna göre değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu yapılırken usulü kazanılmış haklar da gözetilmelidir.
3- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve fazla çalışmanın ispatı bağlamında fazla çalışma ücretinin hesaplanması konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazı kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda; davacının fazla çalışma yaptığı kabul edilmiş ise de, hesaplamaya beyanı esas alınan davacı tanığının davalı işyerinde çalışmayan ve davacının akrabası olan bir kişi olduğu anlaşıldığından davacının çalışmasını bilebilecek durumda olmayan davacı tanığının beyanına göre fazla çalışma ücreti hesaplanması hatalıdır. Davacı tarafından fazla çalışma yöntemince kanıtlanamadığından bu talebin reddi gerekirken kabul edilmesi yerinde olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.