Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/19651 E. 2014/29967 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19651
KARAR NO : 2014/29967
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2012
NUMARASI : 2010/978-2012/443

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette 26.12.2006-07.05.2009 tarihleri arasında çalıştığını, davalı işçi ile müvekkili arasında iki ayrı sözleşme imzalandığını, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde sır saklama yükümlülüğü ve rekabet yasağı ile ilgili düzenlemelerin yer aldığını, davalının kusurlu ve kasti davranışı ile müşteri şirketle yapılan sözleşmenin iptal edilmesine sebep olduğunu, sonrasında da iş sözleşmesinin feshedildiğini, taraflar arasındaki iş sözleşmesinde düzenlenen cezai şart ve maddi tazminat alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiği ve işçilik alacakları ödenmediği için dava açmasının akabinde davacı işverence asılsız ve ağır ithamlar başlatıldığını, müvekkili ve diğer birkaç kişinin şirket bilgilerini dışarı sızdırdığı ve zarar verdiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, ancak yapılan soruşturma sonucunda suç işlediği iddiasının tespit olunamaması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacı işverenin davalı hakkında haksız rekabet davası açma şartlarının bulunmadığını, yapmayı bildiği ve eğitimini aldığı tek işin bu iş olduğunu, başkalarına muhtaç kalmadan yaşamak için de çalışmak zorunda olduğunu, bu hakkın sırf sözleşmeye dayanarak sınırlandırılması hakkın kötüye kullanılması anlamına geldiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dava konusu cezai şart ve maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, maddi tazminat ile rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemenin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Taraflar arasında düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesinde getirilen rekabet yasağı taahhüdü ile davalı; davacı işyerinden ayrıldıktan sonra iki yıl süreyle davacı ile aynı faaliyet ve çalışma konusunda çalışan herhangi bir işte çalışamayacağını taahhüt etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/9-854 esas, 2013/292 sayılı 27.02.2013 tarihli kararına göre “Davaya dayanak alınan taahhüdün işçi ile işveren arasında düzenlenmiş olması, bu taahhüt nedeniyle çıkan uyuşmazlığın iş hukuku kapsamında kaldığını kabule yeterli değildir. Zira, bu taahhüt iş sözleşmesinin sona ermesi halinde yapılmaması gereken bir hususa ilişkin olmakla, iş hukukunun düzenleme alanı dışında kalmaktadır.
Gerek davalı işçinin açıklanan taahhüdünün kapsamı, gerek davalının davacıya ait işyerinden istifaen ayrılmış ve başka bir işyerinde çalışmaya başlamış olması ve gerekse de davacının istemi ile davanın açıklanan özelliğine göre; davalının rekabet yasağını ihlal eden davranışının açık biçimde iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğu; bu davranışın, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (dava tarihi itibariyle mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348.maddesi) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3.) maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır. Mutlak ticari davaların görülme yeri ise, açık biçimde ticaret mahkemeleridir. O halde, mutlak ticari dava niteliğindeki eldeki davaya bakma görevi de ticaret mahkemesine aittir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bahsi geçen kararında belirtildiği gibi işçi-işveren arasında düzenlense de rekabet yasağına ilişkin davalar mutlak ticari dava olup ticaret mahkemelerinde görülmesi gerekirken mahkemece davacı işverenin rekabet yasağına ilişkin tazminat talebinin tefrik edilerek bu talep yönünden dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.