Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/18593 E. 2014/29581 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18593
KARAR NO : 2014/29581
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2012/443-2013/323

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı işyerinde 01.03.2004-16.05.2012 tarihleri arasında “Müşteri İlişkileri Yöneticisi” ünvanı ile çalıştığını, 4447 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile betirtilen kanuni düzenleme gereği “15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısını doldurması” nedeniyle belirtilen kanun hükmünden yararlanmak için 20/03/2012 tarihinde işverene fesih süreli yazılı bildirimde bulunduğunu, kanuni süreler sonunda işten ayrıldığını ancak kıdem tazminatının olumsuz örnek olur gerekçesi ile ödenmediğini belirterek kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının talebine dayanak olarak ileri sürdüğü kanuni düzenlemenin amacının emeklilik yaşını beklemeden ve işten ayrıldıktan sonra herhangi bir işte çalışmayacak olanların kıdem tazminatı almalarını sağlamak olduğunu, davacının başka bir işyerinde çalışmak için müvekkil bankadaki işinden ayrıldığını davacının iş sözleşmesini söz konusu yasa hükmü gereğince feshetmediği gibi bankadaki işinden ayrılır ayrılmaz bir bankada çalışmaya başladığını savunarak haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, davacının işten ayrılmadan önce ilgili sandığa başvurarak aldığı belgeyle işverene başvurmadığını, sadece dilekçe vermesinin yeterli olmadığını, dolayısıyla davacının kıdem tazminatı talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır. O halde anılan hüküm uyarınca, fesih bildiriminde bulunulabilmesi için işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik, malullük ya da toptan ödemeye hak kazanmış olması şarttır.
1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı hükmüne göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer şartları yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş şartı sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle iş yerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı işçinin 20.03.2012 tarihinde emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini sona erdirdiği, Sosyal Güvenlik Kurumunun 28.09.2011 tarihli yazısı ile de, davacının 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasına (5) numaralı hükmündeki şartları taşıdığı anlaşılmaktadır.
İşçinin, iş sözleşmesini emeklilik sebebine dayalı olarak feshetmesine rağmen, kurumdan aldığı yazıyı davalı işverene ibraz etmesinin gerekli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacının işyerinden ayrıldığı tarihte 4447 sayılı Kanun ile 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesine eklenen bent gereği, yaş hariç emeklilik koşullarını taşıdığı anlaşılmıştır. Bu nedene dayalı fesihlerde bildirim yapılmamasının sadece faiz başlangıcı açısından önem arz edeceği dikkate alınarak, mahkemece davacının işten ayrılmadan önce ilgili sandığa başvurarak aldığı belgeyle işverene başvurmadığı gerekçesi ile davacının talebinin reddi yerinde olmamıştır. Davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.