Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/1854 E. 2014/213 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1854
KARAR NO : 2014/213
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2012
NUMARASI : 2011/455-2012/883

Hüküm süresi içinde davalı T. C. Sağlık Bakanlığı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davacının iş sözleşemsinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile genel tatil ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sağlık Bakanlığı cevabında; davacının kendi işçileri olmadığını alacak isteklerinden yemek işini üstlenen diğer davalı şirketin sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın redine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermediği gibi duruşmaya da katılmamıştır.
Mahkemece bilirkişi raporundaki hesaplamalar göre alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Sağlık Bakanlığının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı isteğinde bulunan işçi bu iddialarını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Talep edilen alçaklarla ilgili ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, hükme esas alman bilirkişi raporunda fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil çalışması konusunda hesap yapılırken davacı ile birlikte menfaat birlikteliği olan tanık anlatımları dikkate alınmıştır. Oysa çalışmanın geçtiği yer resmi kuruma ait olup yapılan işte hastanenin yemekhanesinde temzilik ve servis işdir. Resmi kuramların mesai gün ve saatlerinin düzenli olarak belirlenmesi esastır. Ancak bu gün ve saatler dışında varsa yapılan fazla mesainin işçi tarafından yukarıda açıklanan ilkler kapsamında ispatı gerekir. Dosyaya sunulan bir kısım haftalara ait işçilerin işe giriş çıkış imzalarını da içeren belgelere göre ara dinlenme süresi düşülmeden ortalama günlük 8 saat bir çalışma yapıldığı anlaşılmaktadır. Öncelikle uyuşmazlık dönemine ait varsa işe giriş çıkış belgeleri, genel tatiller çalıştığını gösteren kayıtlar getirtilerek değerlendirilmesi gerekir. İşe giriş çıkış saatleri açısından davacı ve tanıkları ile dosyadaki imzalı belgler arasında oluşan çelişkinin giderilmesi, hafta da üç gün diğer günlerden daha fazla çalışmayı gerektiren işin ne olduğu açıklattrı İmadan soyut beyanla karar verilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan mevcut sunulan belgelerdeki imzayı davacı inkar etmediğine göre “bu belgelerdeki dönemler için” yazılı olan işe giriş ve çıkış saatlerinin esas alınarak değerlendirilme yapılması gerekir.
2- Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki,dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1991 gün 323/391 sayılı ve 10.09.1991 gün 281-415 sayılı ve 25.9.1991 gün 355-440 sayılı kararları).
Somut olayda taraf gösterilen asıl işveren ve alt işveren işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuldukları halde; harç gideri, avukatlık ücreti ile diğer yargılama giderlerinin hangi davalıdan alınması gerektiği veya birlikte sorumlu olup olmadıkları belirtilmeksizin “davalıdan alınmasına “ şeklinde hüküm kurulması infazında tereddütler oluşturacaktır. Öte yandan kararda Sağlık Bakanlığı’nın haçtan muaf olduğunun değerlendirilmemesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.