YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18395
KARAR NO : 2014/29091
KARAR TARİHİ : 27.10.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2011/1480-2013/154
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asil, davalıya ait işyerinde 01.10.2001 tarihinde davalı işyerinde makineci olarak çalışmaya başladığını iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini beyanla kendisine ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının işe habersiz olarak gelmemesi sonrası uyarıldığını, davacının bu uyarı üzerine kendisini uyaran amiri ile tartışıp istifa ettiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının hiçbir neden yokken tazminatlarını feda ederek işyerinden ayrılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez.
Somut olayda; davacı işçi davalı işyerinde çalışan ustabaşı tarafından kendisine bağırılması üzerine işten ayrıldığını belirterek işçilik alacaklarının ödetilmesini talep etmiştir. Davalı işveren ise, davacının habersiz olarak işe bir gün gelmediğini, bu nedenle sözlü olarak uyarılması üzerine amiri ile tartıştığını ve istifa ettiğini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davacının işe gelmemesi üzerine kendisine devamsızlığının nedeninin sorulduğu, davacının buna tepki göstererek amiri ile tartıştığı ve işyerini terk ettiği ve taraflar arasındaki iş sözleşmesi işçinin iradesi ile sonlandırıldığı anlaşılmış olup davacı işçinin işyerinden ayrılması ve işe gelmemesi haklı nedene dayanmamaktadır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatları yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.