Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/1832 E. 2014/239 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1832
KARAR NO : 2014/239
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Kütahya İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2012/282-2012/811

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini haklı sebebe dayanarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından herhangi bir geçerli veya haklı sebep gösterilmeksizin ve ihbarda bulunulmaksızın tek taraflı olarak sona erdirildiği, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkı olduğu ancak dava açıldıktan sonra davacının kıdem ve ihbar tazminatının davalı tarafından davacı adına banka hesabına yatırıldığı, yıllık izin ücretinden ise bir kısmının yatırıldığı ve bilirkişi raporuna göre davacının fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili çalışma ücreti alacağı olduğu, davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağı için karar verilmesine yer olmadığına, diğer alacak taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacı işyerinde pompacı olarak çalıştığını iddia etmiş, davacı tanıkları ise davacının yıkamacı olarak çalıştığını ifade etmişlerdir. Bilirkişi davacının işyerinde yıkamacı olarak çalıştığını kabul ederek fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını hesaplamıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının çalışma süresi ve iş sözleşmesinin feshi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının işyerindeki görevi ile işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.Davacı vekilinin dava dilekçesinde davacı işçinin işyerinde pompacı olarak çalıştığını belirtmesine rağmen alınan bilirkişi raporunda “davacı işyerinde pompacı olduğunu iddia etmekte ise de, dinlenen tanıklar davacının yıkamacı olduğu, günlük 2 vardiyada çalıştığında hemfikirdir. Aksi davacı tarafından ispat olunamamıştır.” gerekçesi ile davacının işyerinde yıkamacı olarak 2 vardiya olarak çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak bu şekilde hesaplama yoluna gidilirken taleple bağlılık kuralı dikkate alınmadığı gibi, davacının işyerinde pompacı olarak çalıştığının kabulü halinde işçilik alacaklarının hesaplamasının da değişeceği bir gerçektir. Dolayısı ile mahkemece öncelikle davacının işyerindeki görevinin ne olduğu hususu teredüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, sonucuna göre mahkemece işyerinde keşif yapılmak suretiyle fazla mesai yapılıp yapılmadığı hususu araştırılarak toplanacak delillerin yeniden değerlendirmeye tabi tutulması ve sonucuna göre davacının fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin talebi karar verilmesi gerekmektedir. Diğer yandan davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunmasına rağmen bu husus dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, alınan bilirkişi raporuna göre davacının işyerinde 14.09.2006-20.04.2012 tarihleri arasında 5 yıl 7 ay 7 gün çalıştığı ve 100 gün izin hakkı bulunduğu kabul edilerek hesaplanan yıllık izin ücretinden davalı işveren tarafından ödenen miktarın mahsubu ile yıllık izin ücreti alacağına hükmedilmiştir. Ancak hizmet süresine göre 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca davacının yıllık 14 gün izne hak kazandığı gözetilmeden hesaplanan yıllık izin ücreti alacağına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.