Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/18171 E. 2014/28480 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18171
KARAR NO : 2014/28480
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : Ereğli(Konya) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2013
NUMARASI : 2008/395-2013/221

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 02.11.2005-18.08.2008 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiğini, fazla çalışma yapmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini ve hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması nedeni ile iş sözleşmesinin haklı sebebe dayalı feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Somut olayda; işveren, davacı işçinin Konya-Aksaray-Nevşehir güzergahına çalışmasına rağmen, izin ve bilgisi dışında, kendi şahsi mefaatleri için güzergah dışına çıkarak, sefer boyunca katedeceği yolu uzattığını, bu eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlardan olması nedeni ile iş sözleşmesinin haklı sebebe dayalı feshedildiğini savunmuştur.
Davacı, kendisine yol güzergahının seçimi konusunda talimat verilmediği, aracın zaman zaman başka şoförler tarafından da kullanıldığını ve akaryakıt dolumunun araç Ereğli’de olduğu zamanlarda fabrika içerisindeki yakıt dolum tesisinde yapıldığını ileri sürmektedir.
Davalı işveren tarafından güzergah bildirimine ilişkin yazılı bir talimatnamede ibraz edilmemiş olmakla birlikte, davalı tanıklarını anlatımı ile işveren tarafından çalışmanın Konya-Aksaray-Nevşehir güzergahında yapılması husunun işçilere bildirildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisine delil olarak ibraz edilen takograf kayıtlarının incelenmesinde; 17.08.2008-01.08.2008 tarihleri arasında ilgili aracın 20 defa Ereğli istikametine götürüldüğü ve ilgili seferlerde araç sürücüsünün davacı olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Davalı tanıkları, ayrıca, davalı şirket adına Aksaray ve Nevşehir’den süt toplayarak Konya’da ki fabrikaya teslim etmekle görevli bulunan davacının, güzergah dışına çıkarak Ereğli’ye evine kalmak için geldiği yönünde beyanda bulunmuşlardır.
Tanık anlatımları ve takometre kayıtları bir arada değerlendirildiğinde, davacının işverence sözlü olarak bildirilen talimatlara aykırı hareket ederek güzergah dışına çıktığı ve sefer sırasında katedeceği yolu şahsi menfaatleri için uzattığı anlaşılmaktadır.
4847 sayılı Kanun’un 26. maddesinde; ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisinin, feshe konu eylemin öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten kullanılamayacağı yönünde düzenleme bulunmakta ise de; işverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin eylemi öğrendiği günden itibaren başlar. Davalı işveren tüzen kişi olup, davacının eyleminin feshe yetkili mercii tarafından hangi tarihte öğrenildiği dosya kapsamından anlaşılmadığından, bu gerekçe ile de feshin haksız kabul edilmesi mümkün değildir. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, iş sözleşmesinin davalı işverence haklı nedene dayalı feshedildiği sabittir. Kıdem ve ihbar tazminatı istemleri yönünden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.