Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/18167 E. 2014/28478 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18167
KARAR NO : 2014/28478
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2011/698-2013/89

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 07.09.1999-05.12.2007 tarihleri arasında son olarak aylık net 2.500,00 TL ücret karşılığında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, feshi tarihinde kendisine kıdem tazminatı ödenmiş ise de yapılan ödemenin eksik olduğunu ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının aylık brüt 900,00 TL ücret ile çalışmakta olduğunu ve taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından sonlandırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. İmzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı aylık ücretinin net 2.500,00 TL olduğunu ileri sürmektedir . Davalı işveren ise işçinin aylık brüt 900,00 TL ücret ile çalıştığını savunmuştur.
Hükme esas alman bilirkişi raporunda, işçi sendikası tarağından bildirilen emsal ücret miktarı doğrultusunda belirlenen aylık net 2.250,00 TL ücret esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Mahkemece sadece işçi sendikasından sorulmak sureti ile gerçekleştirilen emsal ücret araştırması yeterli değildir.
Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda emsal işçilere ödenen ücret miktarı ilgili işveren kuruluşları, meslek odaları ve sendikalardan da sorulmak sureti ile belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Karar bu yönü ile eksik incelemeye dayalı olduğundan bu husus bozma sebebi olarak kabul edilmiştir .
3-İhbar süreleri ve ihbar tazminatı yönlerinden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İş sözleşmesi taraflara sürekli olarak borç yükleyen bir özel hukuk sözleşmesi olsa da. taraflardan herhangi birinin iş sözleşmesini bozmak için karşı tarafa yönelttiği irade açıklamasıyla ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür.
Fesih hakkı iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran ve karşı tarafa yöneltilmesi gereken bir haktır.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gerekefi bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. ve 25. maddelerinde yazılı olan sebeplere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih sebebi bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olması sebebiyle, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir sebebe dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz
Somut olayda davacı vekilinin 22.02.2012 tarihli dilekçesinden ve davacı ile davalı şahitlerinin ortak anlatımdan, işçinin ilk olarak 13.03.2007 tarihinde emeklilik sebebi ile işten ayrıldığı ancak hizmet süresinin yaşlılık aylığı bağlanması için yeterli olmadığının anlaşılması üzerine, yeniden işe başlayarak 15.05.2007-22.06.2007 tarihleri arasında da çalıştığı ve gerekli süre dolduktan sonra emeklilik sebebi ile iş sözleşmesinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda iş sözleşmesini emeklilik sebebi ile sona erdiren davacı işçinin ihbar tazminatı isteminin reddi gerekirken kabulü hatalıdır .
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.