YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17921
KARAR NO : 2014/9133
KARAR TARİHİ : 22.04.2014
MAHKEMESİ : Bergama 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/05/2013
NUMARASI : 2012/160-2013/234
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı K. Altın İşletmeleri A. Ş. vekili, müvekkilinin asıl işveren konumunda olmayıp, işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı F. İnşaat A. Ş. vekili, davacının dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu sevk ve idaresindeki işletmeye ait kamyonla kazaya sebebiyet verdiğini, oluşan zararın otuz günlük ücreti tutarını aşması sebebiyle iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, tazminat alacaklarına hak kazanmadığını, sair ödenmemiş ücret alacağının ise bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işçinin, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu belirtilmiştir.
Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukuki sonuca etkisi bulunmamaktadır.
İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkanı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir. Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında kanunda herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır.
Maddede sözü edilen ücret dar anlamda ücrettir. İkramiye, prim, fazla çalışma ücreti ve benzeri ödemeler bu maddede yer alan otuz günlük ücret içerisinde değerlendirilmemelidir. Ancak, ücretin garanti ücret üzerine yapılan işe göre ilave ücret veya satış primi olarak belirlendiği hallerde, gerçek ücretin bu ödemelerin toplamı olarak değerlendirilmesi yerinde olur.
Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.
4857 sayılı Kanun’un 26. maddesi yönünden bir yıllık hak düşürücü süre, zarara sebep olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı işgünlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde şoför olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, 02.12.2011 tarihinde meydana gelen kaza sonucu araçta hasara sebep olması gerekçesi ileri sürülerek, haklı sebep bulunduğu iddiasıyla 22.12.2011 tarihinde feshedilmiştir.
Mahkemece, feshin haklı sebebe dayandığının işverence ispatlanmadığı, kaldı ki hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğu gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazandığı kabul edilmiştir.
Öncelikle, olay tarihi 02.12.2011 tarihi olup, 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesi yönünden altı günlük hak düşürücü süre zarar miktarının belirlenmesinin ardından, bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Dosya içeriğinde bulunan, dava dışı H. Otomotiv Tic. A. Ş. tarafından, araçtaki hasarın giderilmesinde yapılan sarfiyata ilişkin davalı işverene düzenlenen fatura tarihi 07.02.2012’dir. Bu durumda zararın kesin miktarının belirlenme tarihi 07.02.2012 olup, işverence fesih bu tarihten önce yapılmıştır. Dolayısıyla fesih için hak düşürücü süre geçmemiştir. Mahkemenin dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle, hak düşürücü sürenin geçtiğini kabul etmesi hatalı olmuştur.
Diğer taraftan, mahkemece, kusur oranı ve zarar miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmaması da hatalıdır. Anılan sebeple, öncelikle araçtaki hasarın giderilmesine ilişkin yapılan işlemlere dair tüm bilgi ve belgeler dava dışı H. Otomotiv Tic. A. Ş.’den istenilmelidir. Ardından mahallinde keşif yapılarak kusur oranı ve zarar miktarı yönlerinden ayrı ayrı alanında uzman bilirkişilerden rapor alınmalı, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında dosya kapsamı değerlendirilerek feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı hususunda bir sonuca gidilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.