Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/17661 E. 2014/8481 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17661
KARAR NO : 2014/8481
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2012
NUMARASI : 2011/332-2012/562

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; müvekkilinin BEDAŞ’ın taşeron firması olan davalı şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışmaya başladığını, 30.11.2010 tarihinde iş sözleşmesinin hiçbir sebep gösterilmeden feshedildiğini, sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının ödenmesi için noter aracılığı ile ihtarname gönderdiğini ancak alacaklarının ödenmediğini belirterek alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf duruşmaya gelmediği gibi cevap dilekçesi de vermemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde mahkemece taraf teşkilinin usulüne uygun olarak sağlanmadığını, tebligatların müvekkiline ulaşmadığını ve cevap haklarının kısıtlandığını, mahkemece Ticaret Sicil Müdürlüğü yada Sosyal Güvenlik Kurumundan adres araştırması yapılmadığını bu sebeple davaya cevap veremedikleri gibi delillerini de sunamadıklarını, müvekkilinin davadan haberdar olmadığını ancak mahkeme ilamının icra takibine konu edilmesi ve ihtiyati haciz kararı ile haciz ihbarnamesi gönderilmesi üzerine haberdar olduklarını bu nedenle taraf teşkili sağlanmadığından kararın bozulmasını istemiştir.
Tebligat yapılacak kişinin, tebliğ evrakında belirtilen adreste bulunmaması ve bu sebeple tebligat yapılamaması halinde adres araştırması yapılmalıdır. Tebligatın muhatabı adresinde oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya kendisi adına tebliği alacak kimseler adreste bulunmaz, kısaca adres kapalı ise, adreste bulunmama sebebinin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi, tebliğ tutanağına yazılması ve beyanına başvurulan kişiye imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasına bunun da yazılması ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir. Dağıtım saatinden sonra muhatap veya tebliği alacak kimseler dönecek ise, tebliğin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre, birkaç gün adreste yoklar ise aynı Kanun’un 20. maddesine göre yapılacaktır. 21. maddeye göre yapılan tebligatta, 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20. maddeye göre tebliğde, tebliğ 2 numaralı ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren onbeş gün sonra tebliğ edilmiş sayılacaktır. 2 numaralı ihbarname kapıya asılması dışında tebliğ evrakının dağıtım yapan memur tarafından muhtar, ihtiyar heyeti üyeleri, zabıta amir veya memurlarından birine imza karşılığı teslim edilmelidir. Kapıya yapıştırılan ihbarnameye de tebliğ evrakının teslim edildiği görevlinin adı ve soyadı yazılmalıdır. Tebliğ evrakını alan bu kişiler, tebligat evrakını muhataba teslim etmelidir.
Ayrıca bu işlemlerden sonra tebliğ olunacak kişiye keyfiyetin haber verilmesi için en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya bildirim yapılması zorunludur. Tebligat işlemlerinde bu sıraya uyulmalıdır. Aksi halde tebliğ usulsüz ve geçersiz olur. Tebligat yapılacak kişinin nereye gittiği ve ne zaman döneceği belli değilse, tebligatı alacak kişi ölmüş veya gösterilen adreste daimi olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebligat memurunca saptanmamış ise tebligat evrakına bu durum açıkça yazılmalı ve tebligat evrakı bila tebliğ çıkış merciine iade edilmelidir.
7201 sayılı Kanun’un 35/son maddesi ile daha önce tebligat yapılamayan adrese de aynı madde uyarınca tebliğ yapılma imkanı getirilmiştir. Buna göre taraflar arasında yapılan, imzası resmi makamlar önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkârlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da 35. madde hükümlerin uygulanmalıdır.
Somut olayda meşruhatları içeren duruşma gün saat bildirir dava dilekçesi ekli tebligatın dava dilekçesinde bildirilen davalı şirket adresine gönderildiği, yapılan tahkikatta davalının tanınmadığından bahisle iade edilmesi üzerine davacı tarafından bildirilen diğer adrese çıkarılan tebligatın ise muhatabın tevziat saatlerinde adreste bulunmadığının imzadan imtina eden komşusunun beyanından anlaşıldığından işyerinin kapalı olması sebebi ile tebligatın muhtara yapıldığı belirtilmiştir. Dava devam ederken davalı şirketin aynı adresine bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesini ihtiva eden tebligatların gönderildiği ve aynı şekilde muhatabın tevziat saatlerinde adreste bulunmadığının imzadan imtina eden komşusu Naci Bayraktar’ın beyanından anlaşıldığından tebligatın muhtara yapıldığı, gerekçeli karar ve karardaki şirket isminin tavzihine ilişkin kararın dahi aynı yöntemle tebliğ edildiği, tebligatlarda isimleri yazılı olan şahısların kim olduğu ve tebligatta yazılı açıklamaların net olarak belirtilmediği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Kanun’un 12. ve 13. maddeleri uyarınca, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Temsile yetkili kişinin herhangi bir sebeple tebliğ yapıldığı sırada işyerinde bulunmaması veya bizzat alamayacak durumda olması halinde, kendisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürüne, bu da mümkün değilse, tüzel kişinin o yerdeki memur veya işçilerinden birine yapılmalıdır. Bu sıraya uyulması kanuni zorunluluk olup, aksi takdirde tebligat usulsüz sayılacaktır. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun sebeplerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir. Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında değerlendirildiğinde, dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğ işlemlerinin, mevzuat kapsamında yöntemince yapılmadığı ve bu sebeple geçersiz olduğu açıktır.
Bu sebeple, davalıya Anayasanın 36. maddesinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesi ve davetiyenin ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek, davalının yokluğunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.