Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2013/1746 E. 2014/185 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1746
KARAR NO : 2014/185
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2012
NUMARASI : 2010/569-2012/593

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi . . tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, sair ödenmemiş işçilik alacağının ise bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı ile asgari geçim indirimi alacağının ödenip ödenmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de, anılan çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır. Somut olayda, Mahkemece, tanık beyanlarına itibarla, davacının yılın üç ayında haftalık dokuz saat, yılın dokuz ayında ise haftalık yirmidört saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, öncelikle işyerinde yürütülen faaliyet ve davacının fiilen yaptığı işin niteliği aydınlatılmamıştır. Diğer taraftan, bir kısım tanıkların beyanlarında bahsi geçen yaz ve kış aylarından hangi ayları kastettikleri açıklığa kavuşturulmadan yılın dokuz ayının yaz ayı olarak kabul edilmesi hatalı olmuştur.
Anılan sebeplerle, öncelikle işyerinde yürütülen faaliyetin ne olduğu araştırılmalıdır. Dinlenen davacı tanıklarından Adil Kaman ve Hüseyin Ay’ın, davacının akrabaları olup davalıya ait işyerinde çalışmaları bulunmadığından çalışma düzenini bilmelerinin beklenemeyeceği de nazara alınarak, işyerinde çalışma düzenini bilmesi mümkün olan taraf tanıklarının beyanlarına yeniden başvurulmalı, davacı işçinin fiilen yaptığı işin niteliği, mevsimlere göre çalışma düzeni açıklığa kavuşturulmalı, tüm dosya kapsamı yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak, davacının fazla çalışmasının bulunup bulunmadığı hakkında bir sonuca gidilmelidir.
3-Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, mahkemece, davalı işverenin ispat yükünü yerine getirmediği gerekçesiyle, davacı işçinin tüm çalışma süresi boyunca yıllık izin hakkını kullanmadığı kabul edilmiştir. Ne var ki, davalı vekili, yemin deliline de dayanmış olup, Mahkemece davalı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılmamıştır. Anılan sebeple, yıllık izin alacağı bakımından ispat yükü üzerinde olan davalı tarafa, yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, sonuca göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225. ve devamı maddeleri uyarınca işlem yapılmalıdır.
4-Mahkemece, davacının asgari geçim indirimi alacaklarının ödendiğinin işverence kanıtlanamadığı gerekçesiyle, asgari geçim indirimi alacağı talebi hüküm altına alınmıştır. İşverence dosyaya sunulan ücret bordrolarında yer alan asgari geçim indirimi tahakkukları, bordroların imzasız olması ve davacı tarafça ödemenin kabul edilmemesi gerekçeleriyle nazara alınmamış ise de, tahakkukların banka aracılığıyla ödenip ödenmediğinin araştırılmaması hatalıdır. Anılan sebeple, öncelikle ücret ödemelerinin banka aracılığıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla, ödemelerin banka aracılığıyla yapılması durumunda hesap dökümleri eksiksiz şekilde dosyaya celp edilmeli, imzasız bordrolarda tahakkuk ettirilen asgari geçim indirimi alacaklarının ödenip ödenmediği değerlendirilmelidir. Neticeye göre, ödeme hususunda ispat yükü üzerinde olan işverenin yemin deliline de dayandığı nazara alınarak, işverene yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılmalı ve sonuca göre işlem tesis edilmelidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.